80

(Ey Resûlüm Muhammed! O münâfıklar için) ister af dile, ister af dileme. Eğer sen onlar için yetmiş kez af dilesen bile, Allah asla kendilerini affetmeyecektir. Onların bağışlanmamalarının sebebi ise, bunların Allah'ı ve Resûlünü inkâr etmeleridir. Allah (küfürde ısrar edip itaatten çıkan) fâsık toplumu hayra ve doğruya muvaffak kılmaz.

(Ey Resûlüm Muhammed! O münâfıklar için) ister af dile, ister af dileme.” Daha önceden de geçtiği üzere bu emir, haber anlamında geçen bir ifadedir. Sanki burada şöyle denilmektedir: “Sen onlara af isteğinde bulunsun da bulunmasan da Allah onları asla affetmeyecektir.”

Eğer sen onlar için yetmiş kez af dilesen bile, Allah asla kendilerini affetmeyecektir.”

Burada geçen, “Yetmiş kez” ifadesi Arap Dilinde bir tür atasözü veya vecize olarak çokluk manasında kullanılan bir ifadedir. Yoksa bu, burada bir sınırlama ve son nokta anlamında bir söz değildir. Çünkü bu, “Sen bir ömür boyu, onların bağışlanması için istekte bulunsan bile, yine de Allah onları affetmeyecektir. Çünkü onlar kafirdirler ve Allah da kendisini inkâr edenleri, tanımayanları bağışlamaz” demektir. Buna göre mana şöyle olmaktadır:

“Sen mağfiret talebinde, af isteme dileğinde ne İcadar aşırı gidersen git, ne kadar ısrarcı olursan ol, yine de Allah onları hiçbir zaman affetmeyecektir.”

Nitekim “Yetmiş” sayısıyla sınırlı bir çok haber/hadis zikredilmiştir. Bunların hepsi de çokluktan kinayedir, çokluk manasındadır. Yoksa bir sınırlama getirmek, son bir nokta koymak demek değildir. Diğer sayılar arasında özellikle, “yetmiş” sayısının seçilmesine gelince, bilindiği gibi sayılar aza ve çoğa delalet bakımından ikiye ayrılırlar. Az olarak kabul edilen sayılar, üç sayısının altında olanlardır. Çok olarak kabul edilen sayılar ise, üç ve üç sayısının üzerinde olan sayılardır. Çokluğun en alt sının üçtür. Eh üst sının içinse herhangi bir tahdit, yani sınırlama yoktur.

Bilindiği gibi adet itibariyle de sayılar çift ve tek sayılar olmak üzere ikiye aynlırlar. Çift sayıların ilki ikidir, tek sayıların ilki ise, üç sayısıdır. Çünkü bir sayısı adet, yani sayı değildir. Yedi sayısı ise, iki çoğul nevisinin ilkidir. Çünkü bu tür bir çoğul oluşta üç tek ve üç çift sayısı yer alır. On sayısı ise tam hesaptır.

Yani on ile tamamlanmış olmasıdır. Çünkü onun üzerinde olan sayılar, on sayısına eklenerek söylenen sayılardır. Meselâ on iki, on üç gibi ki, bu, yirmi sayısına kadar böyledir. Yirmi sayısına gelince bu da ikinci kez on sayısının tekran demektir. Otuz sayısında, on sayısının üçüncü tekran demektir. Nitekim bunun yüze kadar devamı, böylece on sayısının katlarıarak tekranndan ibâret bulunmaktadır.

Yetmiş sayısına gelince, bu, hem çokluğu ve hem nevi ya da türü içerir, ikisini de bünyesinde bulundurur. Nitekim çoklukların meydana gelmesi de bu sayıdan doğar. Hatta hesabın tam olarak değerlendirilmesi ve çokluğun kamil manada belirlenmesi de bu sayı iledir. Dolayısıyla yetmiş sayısı her bakımdan çok olan sayıların en az olanıdır, en basitidir. Bunun en fazlasının ise bir sının yoktur. İşte bu bakımdan, böyle bir mana için bu yetmiş sayısının özellikle kullanılmış olması düşünülebilir. Yine de en iyisini Allah bilir.

Onların bağışlanmamalarının sebebi ise,” Burada bu işaret ismiyle münâfıkların bağışlanmaktan umutlarını kesmelerine işaret olunmaktadır.

Allah'ı ve Resûlünü inkâr etmeleri.” Çünkü kâfirler için bağışlanma yoktur.

Allah (küfürde ısrar edip itaatten çıkan) fâsık toplumu asla hayra ve doğruya muvaffak kılmaz.”

Îmanın dışına çıktıkları ve küfrü, sapıkliği, azgınliği tercih ettikleri müddetçe Allah onları bağışlamayacaktır.

80 ﴿