101

Çevrenizde bulunan bedeviler arasında münâfık kimseler var olduğu gibi, Medine halkı içerisinde de öyle iki yüzlüler, münâfıklar var. (Ey Resûlüm Muhammed!) Sen onları bilemezsin, ama biz onları çok iyi biliriz. (Kat kat olmak üzere) biz onlara iki kez azap edeceğiz. Daha sonra da onlar en şiddetli bir azâba itileceklerdir.

Çevrenizde bulunan bedeviler arasında münâfık kimseler var olduğu gibi,”

Yani beldeniz olan Medine çevresinde yerleşmiş bulunanlar arasından, demektir. Medine çevresinde konaklamış bulunan kabileler ise Cüheyne, Eşlem, Eşca've Gıfar kabileleri idiler. Bu kabileler Medine çevresinde oturuyorlardı.

Medine halkı içerisinde de öyle iki yüzlüler/münâfıklar var.” Burada; (.......) kavli, mübtedanın haberi üzerine atfolunmuştur ki, bu da, (.......) kavlidir. Diğer taraftan bunun, mübteda ile haber üzerine atfedilen bir cümle olarak değerlendirilmesi de câizdir. Ancak bu durumda bir (.......) kelimesinin takdir olunması gerekir. Şöyle ki:

(.......) gibi. Burada geçen, (.......) kelimesi, bu işte maharet sâhibi olmuş, ustalık kazanmış kimseler demektir. Bu takdirde bu kelime, mahzûf bir mevsûfun sıfatıdır. İlk değerlendirmeye göre bunun isim cümlesi olması veya, (.......) kelimesinin sıfatı olması mümkündür. Dolayısıyla bumfhla sıfatının arası, bunun haberi üzerine atfedilen bir kelime ile ayrılmıştır.

Bunların münâfıklıkta oldukça mahir ve usta kimseler olduğunu ise âyetin şimdi okuyacağımız kısmı göstermektedir:

Ey Resûlüm Muhammed! Sen onları bilemezsin.” Uzağı çok iyi görmene ve feraset sâhibi olmana, bundaki doğruluk ve isabetine rağmen yine de sen onları tanıyamazsın. Çünkü onlar kendilerini çok iyi kamufle etmesini bildiklerinden, şüphe uyandırabilecek, şüpheye meydan verecek şeylerden uzak dururlar. Kısacası saklarııp gizlenmesini çok iyi becerirler. Daha sonra yüce Allah şöyle buyuruyor:

Ama biz onları çok iyi biliriz,”

Yani onları sadece yüce Allah bilir, Allah'tan başkası onların sırlarına muttali olamaz, ulaşamaz. Çünkü onlar, kafirliklerini kalplerinin ta en derin yerinde gizlerler de sana tıpkı mü’minlerin durumları gibi mü’min samimi ve ihlaslı mü'min görüntüsü verirler. Halbuki öyle değildirler.

(Kat kat olmak üzere biz) onlara iki kez azap edeceğiz.” Bu iki azaptan biri öldürülmeleri, diğeri de kabir azâbıdır. Ya da durumlarının açığa vurulmasıyla rezil edilmeleri ve kabir azâbıdır. Yahut bunların mallarından zekât ve sadakalannın alınmasıyla bedenlerinin hastalıklara ve musibetlere hedef kılınarak yok edilmeleridir.

Daha sonra da onlar en şiddetli bir azâba itileceklerdir.”

Yani cehennem azâbına...

101 ﴿