108Ey Peygamber! tuzak kurmak ve zarar vermek için yapılan o mescitte asla namaza durma! Şüphesiz daha ilk günde temeli takva üzere kurulan Kuba mescidinde namaza durman daha uygun ve daha yerinde olacaktır. Orada hem maddi ve hem manevi kirlerden ciddi olarak arınınayı seven adamlar vardır. Allah da ciddi olarak temizlenip arınanları sever. “Ey Peygamber! Tuzak kurmak ve zarar vermek için yapılan o mescitte asla namaza durma!” Namaz kılmak için oraya gitme. “Şüphesiz daha ilk günde temeli takva üzere kurulan Kuba mescidinde namaza durman daha uygun ve daha yerinde olacaktır.” Burada, (.......) kelimesinin başında bulunan lam harfi ibtida içindir. (.......) kavli ise bunun sıfatıdır. Yapılan bu ilk mescid, âyette belirtildiği gibi Kuba mescididir. Bu mescidi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz kurdu ve hicreti sırasında burada kaldığı müddet içerisinde namazlarını burada kıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri burada kalmışlar, Cuma günü ise buradan ayrılmışlardır. Diğer bir tefsire göre ise burada sözü edilen Mescit, Resulullah’ın Medine'deki mescididir. (.......) kavliyle, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) orada bulunduğu günden itibâren kurulmuş olan demektir. Bir tefsire göre burada asıl kaide gereği, (.......) edatı yerine, (.......) edatının olması gerekir. Çünkü bu edat zaman manasında ve ilk başladığı andan itibâren manasını ifade eden bir edattır. Halbuki (.......) edatı mekân yani yer bildirme bakımından ilk kaldığı yerden itibâren manasınadır. Dolayısıyla bu edatın değil, “Müz” edatının olması gerekirdi. Buna verilen cevap şöyle olmuştur: (.......) edatına göre, (.......) edatı (.......)dır. Hem zaman ve hem mekân anlamında kullanılır. (.......) yani içinde namaz kılmana, namaza durmana daha uygun ve daha yerinde olan yer burasıdır. “Orada hem maddi ve hem manevi kirlerden ciddi olarak arınınayı seven adamlar vardır. Allah da ciddi olarak temizlenip arınanları sever.” Bu âyetin nâzil olması üzerine Resûlüllah -Sallallahü aleyhi ve sellem- beraberinde muhacirler olduğu hâlde buraya yürüyüp geldiler. Kuba mescidinin kapısının önünde durdular, bir de baktılar ki Ensar orada oturuyor. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine: “Sizler mü’minler misiniz?” diye seslendi. Ancak onlar sustular. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yeniden sözünü tekrarladı. Hemen Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) devreye girerek: “Ey Allah'ın Elçisi! Evet, onlar gerçekten mü’mindirler, mü’min kimselerdir onlar ve ben de onlarla beraberim” diye konuştu. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: “Peki ya siz kazaya, Allah'ın hükmüne rıza gösterir misiniz?” Onlar da, “Evet” dediler. Resûlüllah: “Peki ya siz, belalara, musibetlere sabreder misiniz?” diye sordu. Onlar da, “Evet” karşılığını verdiler. Bu defa, “peki ya siz bollukta da Allah şükrediyor musunuz?” diye sordu. Onlar da, “evet” dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Kâ'be Rabbinin adına yemin ederim ki sizler gerçekten mü’min kimselersiniz.” Sonra oturdu ve sözlerine şöyle devam etti: “Ey Ensar topluluğu! Şüphesiz Azîz ve Celil olan yüce Allah sizi övmektedir. Siz abdest alırken/ küçük abdeste çıkarken olsun, büyük abdeste çıkarken olsun ne yapıyorsunuz?” Onlar da şöyle cevap verdiler: “Ey Allah'ın Resûlü! Biz büyük abdeste çıktığımızda, ihtiyacımızı giderdikten sonra önce üç adet taşla temizleniriz/siliniriz, bunun peşinden de su ile temizleniriz.” Bu cevabı alan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (.......) bu âyeti okudu. İbn Hacer diyor ki; Ben bu rivâyeti buradaki şekliyle bulamadım. Sanki bu, iki hadisten yararlarıılarak ortaya konmuş bir hadis gibi. Bak. Haşiyetu'l-Keşşaf;2/311 Bir diğer tefsire göre de bu âyet bütün necislerden, pisliklerden temizlenip annma konusunda genel bir hüküm ifade etmektedir, Amindir. Bir tefsire göre de, tevbe etmek suretiyle günahlardan arınınadır, denmiştir. Diğer taraftan bunların, “temizlenip arınınayı sevmeleri” demek, bunlar, bu şekildeki bir temizlenmeyi tercih etmişlerdir, bu şekildeki bir temizliğe aşırı özen göstermeleri, tıpkı bir şeye aşırı düşkün olan kimselerin özen göstermesi gibidir, manasınadır. “Yüce Allah'ın onları sevmesi” demek ise, nasıl ki seven bir kimse, sevgilisine karşı ne yapması gerekiyorsa yüce Allah'ın da onlardan râzı olması, memnun kalması, hoşnutluğu ve onlara iyilikte bulunması demektir. |
﴾ 108 ﴿