10Onların oradaki duası “Allahım seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz” (sözleridir) Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise “selâm” dır. Onların dualarının sonu da şudur: “Hamd âlemlerin rabbi Allah'a mahsustur.” “Onların oradaki duası “Allahım seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz” (sözleridir).” Âyette geçen, (.......) kavli mealde de belirtildiği gibi, onların duaları demektir. Çünkü, (.......) kavli yüce Allah'a bir sesleniştir. Bunun da manası: “Allah'ım! Biz seni takdis ve tenzih ederiz, teşbih ederiz” demektir.” Yani onlar; (.......) kavliyle, bundan haz duyarak, ibâdet maksadıyla ve ibâdet olarak değil, sırf içlerinden öyle geldiği için hep Allah'ı anar dururlar. “Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise “selâm” dır.” Ya kendi aralarında birbirleriyle karşılaşmaları selâmlaşma iledir, dolayısıyla birbirlerini hep selâmlayıp dururlar. Ya da melekler tarafından kendilerine selâm verilmesi manasınadır. Burada mastar mefule izafe olunmuştur. Yahut da bizzat yüce Allah'ın onlara selâm vermesi, tahiyyesidir. “Onların dualarının sonu da şudur: “Hamd âlemlerin rabbi Allah'a mahsustur.” Cennettekilerin bir tür teşbihleri demek olan oradaki son duaları ve sözleri de, “Âlemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun” sözü olur. Yani: “Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a âittir” ifadesi olur. Burada bulunan, (.......) yani şeddeli olan harften hafifeye yani şeddesizliğe dönüştürülmüş olan harftir. Bunun aslı ise, (.......) idi. zamîr de şan yani dikkat çekme zamîridir. Bir başka tefsire göre de, cennettekilerin cennette ilk sözleri teşbih yani (.......) olur, son sözleri de tahmid yani (.......) olur. Böylece Allah'a tazimle, Onu eksikliklerden beri kılmakla söze giriş yaparlar ve şükür ile senada bulunmakla da sözlerini noktalarlar. İşte bu ikisi arasında diledikleri gibi konuşur dururlar. |
﴾ 10 ﴿