11

Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir hâlde (kendi başlarına) bırakırız.

Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi,” Esasen bunun aslı, (.......) idi. Burada,

(.......) kavli yerine, (.......) kavlinin konulmuş olması, yüce Allah'ın hemen onlara çabuk bir şekilde icabet etmesi gerçeğini hissettirmek içindir. Burada esasen kendilerinden söz edilenler ise müşrik olan Mekke halkıdır. Çünkü onlar şöyle demişlerdi: “....Üzerimize gökten taş yağdır.” (Enfal,32)

Yani, “onların istedikleri hayır ve çıkar için isteklerini hemen yerine getirip onlara cevap verdiğimiz gibi, istedikleri kötülüğü ve belayı derhal vermiş olsaydık”

Elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu.”

Mutlaka öldürülürler ve helâk edilip sonları getirilirdi.

Kırâat imâmlarından İbn Âmir burada geçen, (.......) kelimesini meçhul iken malum olarak okumuş ve: (.......) diye kırâat etmiştir. Bu da Azîzi ve Celil olan Allah'tır.

Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir hâlde (kendi başlarına) bırakırız.” Mütereddit bir hâlde bırakınz.

Bu cümlenin öncesiyle bağlarıtılı olması yönü ve irtibat durumu şöyledir: (.......) kavli, aynı zamanda acele etmeme, hemen karşılık vermeme manasını da taşımaktadır. Sanki burada şöyle denilmektedir: “Biz onlara kötülüğü, belayı vermekte aceleci davranmadık, öldürüp hayatlarına son vermedik. Onları içinde bulundukları sarhoşluk ve dünyanın baş döndüren debdebesi içerinde şaşkın bir hâlde bırakıverdik.”

Yani onlara biz süre tanıdık, mühlet verdik, üzerlerine bol bol nimetler sunduk, azgınlık, sapıklık ve sapkınlıklarına rağmen refah içinde yaşattık. Bütün bunları yarın kendilerine susturucu mahiyette hüccet ve delil sunmak içindir.

11 ﴿