3Ey Resûlüm Muhammed! Biz, sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce bu haberleri elbette bilmeyenlerden idin. “Ey Resûlüm Muhammed! Biz, sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz.” Bunu sana açıklamaların en güzeliyle anlatıyoruz, (.......) Arapça'da kıssayı ve olayı gerçek olan şekliyle olduğu anlatan kimse demektir. Zeccâc bunu bu şekilde zikretmiştir. Bir tefsire göre, (.......) kelimesi, iktisas anlamındadır, yani tam olduğu gibi anlatıp aktarmak demektir. Meselâ, Kassa'l-Hadise, Yakussuhu Kasasan gibi. Yani hadisi, sö zü, olayı aktardı gibi manalara gelir. Kelime aynı zamanda Fa'len şeklinde de gelebilir, mefûl anlamında olara. Nitekim tıpkı Nafdan kelimesinin Menfud anlamında olması ve Hasben kelimesinin de mahsub anlamında gelmesi gibi. Birinciye göre manası şöyledir: “Biz sana geçmiş toplumlara âit haberleri en güzel bir şekilde olduğu gibi anlatıyoruz.” Âyette geçen, (.......) kelimesi, Mastarın nasbıyla mensûb kılınmıştır. Çünkü bu, mastar olan kelimeye muzaf olmuştur. Maksus yani anlatıları olay ise hazf edilmiştir. Çünkü, (.......) kavli böyle bir şeye gerek bırakmamaktadır. Ahsenul İktisas: İfadesinden kasıt, kıssa ya da olayı olduğu gibi gerçek şekliyle hiçbir kimsenin anlatamayacağı bir yoldan anlatıp aktarmaktır, en şaşırtıcı bir üslup ile aktarmaktır. Hazret-i Yûsuf ile alâkalı olayın Kur'ân'da anlatıldı şekilde ve üslupta buna yaklaşık bir ifadeyle yapılmış bir anlatımı öncekilerin kitaplarında bulamazsın.Eğer burada, “Kasas” ile anlatılmak istenen şey, “Maksus” yani anlatıları ve hikâye edilen ise bu durumda mana şöyledir: “Biz sana, anlatıları olayların en güzelini anlatacağız.” Bunun en güzel olması ise, içinde taşıdığı ibretler, ders veren, hikmet taşıyan ve şaşkınlık uyandıran şeyler sebebiyledir. Halbuki bir başkasında böylene ibret verici durumlar yoktur. Aslında burada söylenmesi gereken en doğru ifade, bu olay, konusunda anlatıları en güzel olaydır. Meselâ, “Filanca kimse insanların en bilgilisidir” diye söylendiğinde bu, “O kimsenin kendi bilim dalında en iyi bilen olduğu manasınadır.” Kasas kelimesi, “Kassa” kökünden türemedir. Bu da izini sürmek, takip etmek, izlemek gibi manalara gelir. Çünkü herhangi bir olayı veya sözü anlatan ya da aktaran kimse, o kişi anlattığı o olay hakkında hafızasında kalanları, aklına gelebilenleri hatırladığı oranda aktarır. “Gerçek şu ki, sen bundan önce bu haberleri elbette bilmeyenlerden idin.” Burada,.(.......) kavlindeki zamîr, (.......) kavline râcidir. Aynı zamanda, (.......) edatı da şed deli hâlden yani sakile durumundan tahfif edilmiş yani şeddesiz duruma getirilmiştir. (.......) deki lam harfi de bu (.......) edat ile nefiy için olan arasındaki farkı göstermek içindir. Yani bu edatın nefiy edatı olmadığını belirtmek içindir. Yani, “Şu anlatıları ve hakkında söz edilen olay var ya, biz sana bunu vahiy yoluyla bildirmezden önce sen bundan gâfil bulunuyordun, habersiz idin.” |
﴾ 3 ﴿