20Kafile Mısır'a vardığında onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi. “Kafile Mısır'a vardığında onu değersiz bir pahaya saydı birkaç dirheme sattdar.” Çünkü bu toplum kırktan aşağı olanları sayı ile değerlendirirlerdi. Kırk ve üzeri olanı ise büyük bir değer olarak kabul ederlerdi ve bunun için de tartıyla karşılığı ödenirdi. Hazret-i Yûsuf'a karşılık alınan ise yirmi dirhemden ibâret bulunuyordu. Âyette geçen, (.......) kelimesi, (.......) kelimesinden bedeldir. “Onlar zaten ona değer vermemişlerdi.” Yani onlar, zaten ondan gelecek olanı, onun elindekini istemiyorlardı. Bu bakımdan da onu, değerinden aşağı bir fiyatla saüyorlardı. Yahut da, (.......) kelimesi, satın aldılar, anlamındadır. Yani kafile Yûsuf'u kardeşlerinden satın aldılar. “Onlar ise zaten alacakları paraya değer vermiyorlardı Çünkü onlar bunun kaçak bir köle olduğuna inanıyorlardı. Bu bakımdan kaçak bir köleye fazla bir değer biçmiyorlardı. Hatta rivâyete göre kardeşleri kervanı izlemişler ve kervandakilere: “Aman ha onu sıkıca bağlayın ki, kaçamasın” diyorlardı. (.......) ise, (.......) kavlinin sılası değildir. Çünkü sıla yani ilgi zamîri mevsul yani ilgi cümleciği üzerine takaddüm etmez. Ancak bu, bir açıklamadır. Sanki şöyle denmektedir: “Bunlar neden, hangi şeyden geri durdular, neye değer vermediler?” Bunu üzerine, “İşte bu şeyden geri durdular, buna değer vermediler” demektir. |
﴾ 20 ﴿