55

Yûsuf dedi ki: “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben onları çok iyi korurum ve bu işi çok iyi bilirim.”

Yûsuf dedi ki: “Beni ülkenin hazinelerine tayin et!” Beni topraklarının yani Mısır topraklarının gelir ve giderlerinden sorumlu kişi olarak ata. “Çünkü ben onları çok iyi korurum” Çünkü ben güvenilir biriyim, onu korunması istenilen şekilde korur ve muhafaza ederim. “ve bu işi çok iyi bilirim.”

Nasıl tasarruf yapılması gerekiyorsa işte ben onu çok iyi bilirim.

Görüldüğü gibi Hazret-i Yûsuf kendisini emin, güvenilir ve yeterli dona nıma sahip biri olarak tanıtıyor. Zaten bu özellikler de kralların bu gibi işlere atadıktan kimselerde aradıldan özelliklerdir.

Hazret-i Yûsuf yukanda görüldüğü gibi konuştu ki, bu sayede Allah'ın hükümlerini gereğince yapabilme imkanlarını elde edebilsin. Hakkı ayakta tutup, adaleti yayabilsin ve kullarına peygamberlerin gönderildiği gaye tam anlamıyla gerçekleşip sağlamlaşmış olsun. Bir de, ondan başka bir kimsenin bu yere geçip oturamayacağmı, oturmaması gerektiğini bildi ği için böyle söylemekteydi. Hazret-i Yûsuf böyle bir görevi, sırf Allah'ın nzasını kazanmak için istedi. Yoksa kralı sevdiğinden ve dünyaya olan düşkünlüğünden ötürü böyle bir göreve talip olmadı. Nitekim bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

Allah kardeşim Yûsuf’a rahmet etsin. Eğer o,'Beni ülkenin gelir-gider işerinden sorumlu kişi olarak ata'dememiş olsaydı, hemen o anda o iş için görevlendirilirdi. Fakat böyle dediğinden bir yıl ertelendi”

Bu ayete dayanarak şöyle bir sonuç da çıkarmışlar ve bunun için şöyle demişlerdir: “Burada şöyle bir netice de çıkmaktadır ki bunun delili de bu ayettir. İnsanın herhangi bir zâlim kimseden bir görev istemesi câiz olur. Nitekim selef yani daha önce geçen değerli ilim adamları, zâlim yöneticiler tarafından kadılık yani hakimlik görevlerine atanırlardı, onlar tarafından verilen görevi üstlenirlerdi. Herhangi bir peygamber veya alim bir kimse, Allah'ın hükmünü yerine getirmenin ve zulmü önlemenin, ancak bir kâfir veya fâsık idarecinin buna imkân sağlamasıyla olabileceğini bilmesi hâlinde, bu takdirde ondan yardım alması câizdir, bunda herhangi bir salarıca yoktur.”

Bir başka tefsire göre ise kral kendisi bir takım görüşler ve kararlar ortaya koyuyordu, Hazret-i Yûsuf da onun uygun bulduğu işlerin hiçbirisine itirazda bulunmuyordu ve o, krala tabi olma konumunda biri idi.

55 ﴿