64Ya'kub dedi ki: “Daha önce kardeşi Yûsuf hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! Ben onu sadece Allah'a emanet ediyorum; Allah en hayırh koruyucudur. O, acıyanların en merhametlisidir.” “Ya'kub dedi ki: Daha önce kardeşi Yûsuf hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim!” Yani sizler Yûsuf için de: “Yarın onu bizimle beraber kıra gönder de bol bol yesin, içsin, oynasın. Biz onu mutlaka koruruz” demiştiniz, sonra da garanti verdiğiniz hâlde sözünüzde durmayıp ihanette bulundunuz. Kardeşi Yûsuf için dediğinizi şimdi de Bünyamin için söylüyorsunuz. Böyle bir geçmişi olanlar için ben nasıl güven içinde olabilir, nasıl emanet edebilirim ki? Daha sonra şöyle dedi: “Ben onu sadece Allah'a emanet ediyorum; Allah en hayırlı koruyucudur.” Kırâat imâmlarından Ebû Bekir dışında Kufe kırâat okulu mensupları, (.......) kelimesini burada görüldüğü gibi okumuşlardır. Bu kelime hâldir. Yahut da, (.......) olarak okuyanlara göre de sadece temyizdir. Hazret-i Ya'kûb oğlu Bünyamin'i onlara verdi. “O, acıyanların en merhametlisidir.” Ben sadece Allah'tan onu koruyarak bana nimet olarak vermesini, geri göndermesini ve bana iki musibeti beraberce tattırmamasını, iki musibeti bende toplamamasını diliyor ve umut ediyorum. Ka'bul Ahbar diyor ki: “Hazret-i Ya'kûb, (.......) dediği zaman, yüce Allah da şöyle buyurdu: İzzetim ve Celâlim hakkı için onların her ikisini de sana iade edeceğim.” |
﴾ 64 ﴿