5Andolsun ki Mûsa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket) günlerini hatırlat, diye mu'cizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır. “Andolsun ki Mûsa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket günlerini -bundan önce geçen ümmetlerden Nûh, ad ve Semûd kavimlerini, nitekim bunların bir parçası konumunda olan Arapların aralarındaki geçen olayları ve savaşları, savaş alanlarını hatırlat ya da Allah'ın onlara nimet verdiği günlerini, bulutlarla onları nasıl gölgelendirdiğini, üzerlerine kudret helvasını, bıldırcın etini nasıl gönderdiğini, denizi yarmak suretiyle onları oradan nasıl geçirip kurtardığım da- hatırlat, diye mu'cizelerimizle -dokuz mu'cizemizle- gönderdik.” Burada geçen, (.......) kavli, (.......) demektir. Ya da sadece: “Çıkar” demektir. Çünkü, (.......) yani gönderme kelimesinde, “Kavi” manası yani demek, söylemek anlamı da vardır. Sanki burada, (.......) onu gönderdik, demek, ona dedik ki: “Kavmini çıkar.” “Şüphesiz ki bunda -bela ve felaketlere karşı- çok sabırlı, -nimetlere karşı- çok şükreden herkes için ibretler vardır.” Burada âdeta mü’min olan kimseye şöyle bir hatırlatma yapılıyor gibidir: Îmanın yansı sabır, diğer yansı da şükretmekten ibârettir. |
﴾ 5 ﴿