9Sizden öncekilerin, Nûh, ad ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri kendilerine mu'cizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir şüphe içindeyiz. (.......) Sizden öncekilerin, Nûh, ad ve Semûd kavimlerinin -buraya kadar olan kısmı Hazret-i Mûsa'nın kavmine söylediği ifadelerdendir, ya da Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çağındaki topluma yapılan mübteda olan bir cümledir, yeni bir cümledir, ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez.” Burada, (.......) kavli, (.......) üzerine atfolunmuştur. (.......) kavli ise itiraz yani parantez veya muterize cümlesidir. Mana ise şöyledir: “Onlar öylene sayıca çokturlar ki, Allah'tan başka kimse onların sayılarını bilemez.” İbn Abbâs diyor ki: “Adnan oğulları ile İsmâîl oğulları arasında otuz ata geçtiği hâlde bunlar bilinememektedir.” Rivâyete göre bu âyetin indiği sırada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: “Soybilimciler yalan söylemişlerdir, yalancıdırlar.” İbn Sad bunu, “Tabakatu'l·Kübra, 1156” adlı kitabında İbn Abbâs'tan merfû' olarak rivâyet etmiştir. Ancak isnadı ciddi anlamda zayıf olan bir rivâyettir. İbn Cerir de Tefsirinde, 13/187 de İbn Mes'ud üzerinde mevkuf bir rivâyet olarak rivâyet etmiştir. “Peygamberleri kendilerine mu'cizeler getirdi” belgeler getirdi “de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar” Her iki zamîr de kafirlere râcidir. Yani parmaklarını şaşkınlıktan dolayı ısırdılar, dişlerinin arasına aldılar ya da öfke ve hınçlarından dolayı parmaklarını iyice ısırdılar. Ya da ikinci zamîr peygamberlere râcidir, buna göre mana şöyledir: “Kavimleri ellerini, peygamberlerinin gönderildikleri davayı anlatmamaları için onların ağızlarına tıkadılar, peygamberlerin ağızlarını kapattılar, susturdular.” “Ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye -Allah'a îmana ve tevhit inancına- karşı derin bir şüphe içindeyiz.” Büyük bir şüphe içinde bulunmaktayız. |
﴾ 9 ﴿