2İnkâr edenler zaman zaman, keşke Müslüman olsaymışlar diye arzu edecekler. “İnkâr edenler zaman zaman, keşke Müslüman olsaymışlar diye arzu edecekler.” Bu âyetin başında yer alan, (.......) kavli, Medine kırâat okulu mensupları yani Nâfi ve Ebû Cafer ile Âsım tarafından tahfif ile yani şeddesiz olarak, (.......) şeklinde kırâat olunmuştur. Bunlar dışındakiler ise bunu şeddeli olarak, (.......) şeklinde okumuşlardır. Bu kelime bünyesinde yer alan, (.......) ise kaffedir yani amel edemez. Çünkü bu, mabadını mecrûr kıları bir cer edatıdır ve nekre olan isme mahsustur. Bu (.......) harfi amelden menedildiğinde, kendisinden sonra mazi fiili ve isim gelir. Ancak burada, (.......) harfi amelden menedildiği hâlde bundan sonra gelen fiilin mazi değil de muzari olarak gelmesinin câiz görülmesi, şu açıdandır: Allah tarafından haber verilen herhangi bir şey, muzari fiil ile de haber verilmiş olsa bile o şeyin kesin olarak tahakkuk edeceğinin bir ifadesi olması itibariyledir. Sanki burada, (.......) değil de, (.......) demiş gibidir. Kafirlerin böyle bir temennide'bulunmaları ise, can çekiştikleri bir sırada veya kıyamet gününde kendi durumlarıyla Müslümanların durumlarını gördükleri zaman olacaktır. Ya da Müslümanlardan cehenneme girip de cezâlarını çektikten sonra oradan çıkıp cennete gittiklerinde kâfirler bu duyguyu ve'arzuyu duyacaklardır. Kafir olan kimseler de o anda kendilerinin de keşke Müslüman olsaydık, temennisinde olacaklarını belirtiyor. Nitekim İbn Abbâs (radıyallahü anh) tan rivâyete göre; “Keşke Müslüman olsaymışlar” diye olan temennilerini, hikâye yoluyla anlatmaktadır, onların ağzından ifade etmektir. Ancak âyette, “Keşke Müslüman olsaydık” diye hitap ifadesiyle değil de, gaip ifadesiyle getirilmiş ya da zikredilmiş olması, onların durumlarını haber vermesi veya aktarması sebebiyledir. Bu tıpkı senin; “Bunu kesin olarak yapacağına dair Allah adına yemin etti” ifadene benze bir ifadedir. Eğer: “Kesin olarak yapacağım diye Allah adına yemin etti” demiş olsaydı yani, “Keşke Müslüman olsaydık” deseydi daha güzel olurdu. Ancak bu, burada geçen, (.......) edatıyla azlık anlamı verildi. Çünkü bu, “zaman zaman, ara sıra, bazen” gibi anlamlara gelir. Zira kıyametin o dehşet veren hâli kendilerini böyle bir temennide bulunmaya pek zaman tanımayacaktır. Ancak zaman zaman azap şiddetinin sarhoşluğundan uyanıp biraz akılları başlarına geldiği vakit böyle bir temennide bulunacaklardır ve keşke Müslüman olsaydık, diyeceklerdir. Bir de “rube - rubbe “edatı ile azlık manası değil, çokluk anlamı kasdolunur, diye söyleyenler vardır ki, bu onların bir yanılgısıdır. Çünkü bu, Lügat bilginlerinin yani dil bilimcilerinin bildirdiğinin aksinedir ve azlık manası için kullanılan bir kelimedir. |
﴾ 2 ﴿