21Böylece onları buldurduk kî Allah'ın (öldükten sonra dirilme) vadinin gerçek olduğunu ve kıyamet saatinin şüphe götürmez olduğunu kesinlikle bilsinler. (Bulanlar) o sırada kendi aralarında onların durumlarını tartışıyorlardı. “Onların üstüne bir bina yapın” dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onların işine galip gelen yetkililer “Mutlaka onların üstüne bir mescit yapacağız” dediler. Onları, uyuttuğumuz ve uyandırdığımız da olduğu gibi buldurma mızda da hizmetler vardır. Buldurduğumuz kişiler, onların hallerini görsünler ve Allah'ın vadinin yani tekrar dirilmenin hak olduğunu bilsinler. Çünkü onların uyku ve uyanışlarındaki hâli, ölen sonra da dinlen kişi nin hâli gibidir. Yine kıyamet saatinin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, onların bu durumuyla tekrar dirilmenin olacağı sonucunu çıkarıyorlar. Yani o zamanın halkını, onlara muttali kıldığımız da halk, dinleri konusunda tartışıyorlardı. Yeniden dirilişin hakikati hususunda ihtilaf içindeydiler. Bazısı “Ruhlar dirilecek cesetler değil” diyor. Bazısı da “Ruhlarla beraber cesetlerde dinlecek” diyordu. İhtilafın ortadan kalkması için ve cesetlerin de ölüm öncesinde olduğu gibi ruhlarla beraber canlı bir şekilde dirileceği hakikati ayan beyan ortaya çıksın diye Allah halkı onlara muttali kıldı. Ashâb-ı Kehf vefat edince, türbeleri, halktan sakınmak ve korumak için “Bulundukları mağaranın kapısı üzerine bina inşa edin” dediler. Nitekim Resûlüllah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in türbesi de etrafı çevrilerek koruma altına alınmıştır. Onları en iyi Rableri bilir. Bu Ashâb-ı Kehf'in nesep leri, durumları ve uyku müddetleri hususunda söz söyleyen ve onların durumunu müzakere eden tartışmacıların sözüdür. Hakikati bulumadıklarında ise “Onların en iyi Rableri bilir” demişlerdir. Ya da bu söz, onlar hakkında sözü uzatan kişileri red için Allah'u Teâlâ'nın söylediği bir sözdür. Onların işine galip gelen Müslüman yetkililer ki onların üzerine bina yapmaya en layık olanlarda onlardır. “Müslümanların namaz kılması ve onların mekânlarıyla teberrük etmeleri için mağaranın kapısına mescit yapacağız “dediler. Rivâyet edildiğine göre Hıristiyanlar büyük günahlar işlemeye ve kralları da zulmetmeye başladı. Sonunda putlara tapmaya başladılar. İnsanları onlara ibâdete zorladılar. Bu hususta en şedit davrananı Dakyanus'tu. Kavminin eşrafından gelen gençlerin şirk koşmalarını istedi ve onları ölümle tehdit etti. Onlar îmana sanldılar ve kararlı davrandılar. Sonra bir mağaraya kaçtılar. Yolda karşılaştıkları bir köpek onlara tabi oldu. Onu kovdular. Allah'da onu konuşturdu. “Benden ne istiyorsunuz?” ben Allahın sevdiklerini seviyorum. Uyuduğunuz da sizi beklerim” dedi. Denildiki onlar, köpeği olan bir çobanın yanına geldiler. O da onların dinine tabi oldu. Ve mağaraya girdiler. Allah onların kulaklarına ağırlık verdi. Allah onları uyandırmadan önce onların şehrine îman sâhibi sâlih bir adam kral oldu. Memleket ahalisi yeniden diriliş hususunda ihtilaf içindeydiler. Bir kısmı inanıyor, bir kısmı inanmıyordu. Hakkı beyan etmesi için Allaha yalvardı. Allah aniden bir adamın kalbine koyunları için ağıl yapmak üzere mağaranın ağzına yapılan duvan yıkmasını ilham etti ve adam duvan yıktı. Ashâb-ı Kehf'in yiyecek satın almak üzere gönderdikleri adam şehre girdi. Gümüş parayı çıkardı. Dakyanus zamanında bastırılmıştı. Onu hazine bulmakla suçladılar ve krala götürdüler. Ashâb-ı Kehf'ten olan kıssayı ona anlattı. Kral ve halk onunla birlikte yola çıktılar. Ve Ashâb-ı kehf onlara gösterildi. Yeniden dirlişi gösteren bu delil üzerine Allah'a hamd etitler. Sonra gençler krala: “Seni Allah'a emanet ediyoruz. Cin ve insan şerrinden ona sığındmyoruz” dediler ve yattıkları yere döndüler ve Allah emanetini aldı, öldüler. Kral onların üzerine elbisesini örttü. Her biri için altından bir tabut yapılmasını emretti. Fakat rüyada onların altını çirkin gördüklerini görünce saçtan yapılmasını emretti. Mağaranın kapısı üzerine de mescit yaptı. |
﴾ 21 ﴿