82

Duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara âit bir hazine vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki onlar (büyüyüp) güçlü çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Bunları, ben kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.

Çocukların ismi Asram ve Sarim idi. O duvar, zikri geçen kentteydi. Hazine ise altın bir levha idi. Üzerinde şunlar yazılıydı. Kadere inandığı hâlde üzülene şaşarım. Rızka inandığı hâlde yorularıa şaşanın. Ölüme inandığı hâlde rahat olana şaşanın. Hesaba inandığı hâlde gâfil olana şaşanın. Dünyanın ve onun halkının devri daim içerisinde olduğunu bildiği hâlde ona bağlarıana şaşanın. Allah'tan başka ilâh yoktur. Muhammed Allah'ın Rasûlü'dur.

Ya da o hazine de altın, gümüş ve içerisinde bazı ilmi hakikatlerin bulunduğu sahifeler vardı. Birinci görüş daha sağlamdır.

Katâde'den rivâyet edildiğine göre, hazineler bizden öncekilere helâl, bize haram kılındı. Ganimetler ise onlara haram, bize helâl kılındı.

Denildiğine göre, “Babaları” ifadesindekİ kişi onların yedinci dedesi idi. Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anh) den rivâyet edildiğine göre, o bazı Hâricîlere aralarında geçen bir konuşmada şöyle demişti: Allah o iki çocuğu neyle muhafaza etti?” Onlar: “Babalarının iyiliğiyle” dediler, bu cevap üzerine o şöyle dedi: “Babam ve Dedem o iyi kişiden daha hayırlıdır”

(.......) mefulün leh ya da mastardır. (.......) iie mensûb olmuştur. Çünkü mana “O ikisine merhamet etmiştir” demektir. O gördüğün şeyler ben kendi düşünceme göre yapmadım. Onları Allah'ın emriyle yaptım.(.......) daki (.......) hepsine ya da duvara gider. İşte senin sabredemediğin şeylerin cevabı budur.

İfade kolayliği olsun diye (.......) daki (.......) hazfedildi. Veli'yi, peygamber üzerine tafdil eden sapık görüşlülerin ayakları kaydırmıştır. Bu açık bir küfürdür.

Onlar Mûsa, veli olan Hızır'dan öğrenmekle emrolundu” diyorlar. Bunun cevabı şudur: “Bazıları her ne kadar öyle olmadığını zannetseler de Hızır peygamberdir” bu olay, Mûsa (aleyhisselâm) hakkında bir imtihandır. Ehl-i kitap ve Mûsa'nın Mûsa b. İmran değil, Mûsa b. Men'an olduğunu söylemişlerdir. Veli'nin veli olabilmesi için peygambere inanması lazımdır. Ama Nebinin Nebi olabilmesi için veliye inanması gerekmez. Mûsa (aleyhisselâm) ın ilim öğrenmesinde bir zillet yoktur. Çünkü ilim, artması istenen bir şeydir.

Birinci olayda (.......) dedi. Çünkü o zahirde kötü bir şey yapmıştı. Üçüncü olay da (.......) dedi. Çünkü burada katıksız bir nimetlendirme vardır.

İkinci olayda ise (.......) dedi. Çünkü burada fiil yönünden kötülük, ona bedel başkasının verilmesi yönünden ni'metlendirme vardır. Zeccâc şöyle demiştir: (.......) Azîz ve celil olan Allah istedi, demektir, bunun benzeri Kur'anı Kerîm'de çoktur.

82 ﴿