11

İnsanlardan kimi, Allaha yalnız bir yönden ibâdet eder. Şöyle ki kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrartsa çehresi değişir (dini kötüleyerek ondan yüz çevirir) o, dünyada da âhirette de ziyana uğramıştır. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.

İnsanlardan kimi, dinin ortasından ya da kalbinden değil, kenarından köşesinden ibâdet eder. Bu, onların dinleri hususunda huzur ve sükûnet içersinde değil, endişe ve ıstırap içersinde olduklarını ifade etmektedir.

(.......) hâldir. Istırap içersinde olduğu hâlde, demektir.

Vücûdu sağlıklı ve geçimi de rahat olursa, ona isabet eden bu hayırlı ya da dinle huzura kavuşur ve Allah'a ibâdet eder. Ve eğer vücûdu hastalanır geçimi de zorlaşırsa yüzüstü döner. Dinini bırakır, küfre döner. Bu bir yönden savaşan şu asker gibidir. Zaferi ve ganimeti hissettiğinde sebat eder, dayanır. Değilse kaçar, gider.

Dediler ki: “Bu âyet Medine'ye muhacir olarak gelen bedeviler hakkında inmiştir. Onlardan biri vücûdu sağlam olduğunda, atı sıhhatli bir tay doğurduğunda, karısı sıhhatli bir erkek çocuk doğurduğunda, mal ve hayvanları arttığında: ben, bu dine girdiğimden beri hayırdan başka bir şey görmedim'der ve bu dinde karar kılar. Şayet iş bunun tam tersi olursa o zaman da: kötülükten başka bir şey görmedim'der ve dininden döner.

(.......) haldi. Başına (.......)takdir olunmuştur- Delili de ruhun ve Zeyd'in (.......) şeklinde kırâatleridir.

Hüsran: dünyada, öldürülmekle, âhirette ise, ebedî olarak cehenneme girmekle olur. Dünya ve amretin kaybı hiç kimseye kapalı kalmayan apaçık bir ziyandır.

11 ﴿