15Andolsun ki biz, Dâvud'a ve Süleymana ilim verdik. Onlar “Bizi, mü'min kullarının birçoğundan üstün kıları Allaha hamd olsun” dediler. Bir takım ilimler ya da çokça yüksek ilim verdik, demektir. Maksat; din ve hikmete dair ilimlerdir. Bu âyet, en uygun olanın terki hususunda mu'tezileye karşı bizim için delildir. Burada (.......) ın atfının sahih olması için hazfedilmiş bir cümle gerekmektedir. Eğer bu cümle takdir edilmezse o zaman “ona verdim derhal teşekkür etti” sözünde olduğu gibi (.......) yerinde olacaktı. Takdiri ise şöyledir: O ikisine ilim verdik. Onunla amel ettiler ve onu öğrettiler. Ondaki nimetin hakkını tanıdılar ve “bizi üstün kıları Allah'a hamd olsun” dediler. Üstün kılındıkları çoğunluk, kendilerine ilim verilmeyenlerdir. Ya da o ikisinin kendisine verilmeyenlerdir. Bunda, o ikisinin, bir çokları üzerine üstün kılındığı ve bir çoklarının da o ikisine üstün kılındığı manası vardır. Âyette ilmin üstünlüğüne, ilim sahiplerinin ve ilim ehlinin üstünlüğüne dair delil vardır. İlim nimeti, nimetlerin en büyüklerindendir. O, kime verilirse, ona, kullardan birçoğuna karşı üstünlük verilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları, ancak onların şeref ve makamlarını vmek için “Peygamberlerin vârisleri” olarak adlarıdırmıştır. Çünkü onlar, kendisi sebebiyle gönderildikleri şeyi ayakta tutanlardır. Bunda, onlara bu yüksek nimet kendilerine verildiği için Allah'a hamdetmelerine ve âlimin, bir çoklarına karşı üstün olsa dahi, birçoklarının da kendisinden üstün olduğuna inanması gerektiğine dair bir işaret vardır. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) m; “İnsanların hepsi Ömer'den daha anlayışlı” sözü ne kadar da güzel. |
﴾ 15 ﴿