21

“Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onu şiddetli bir azâba uğratacağım, yahut boğazlayacağım.”

Tüylerini yolmak ve güneşe koymak ya da onu arkadaşırıdan ayırmak ya da onu akranlarına hizmet etme mecburiyeti getirmek ya da kendisine düşman olanlarla birlikte hapsetmek suretiyle onu şiddetli bir azâba uğratacağım. Dediklerine göre düşmanlarla birlikte hapsedilmek en kötüsüdür. Ya da kafese koymak ya da yemeleri için karıncaların önüne atmak suretiyle onu azâba uğratacağım. Hayvanların ve kuşların yenilmesi ya da daha başka faydalar için kesilmesi helâl kılınmıştır. Kuşların onu hafife alması ancak cezâlarıdırma ya da siyaset yoluyla düzelir.

(.......) Lâfzı (.......) lafzına uyması için şeddeli nunla gelmiştir. İmad nunu da hafifletilmek için hazfedilmiştir. Mekkîye göre (.......) şeklinde iki nunladır.

Birinci nun te'kid için, ikinci nun ise imad nunudur. “açık bir delil” den maksat; kendisi için, içinde kayboluşuna dair açık bir mazeretin bulunduğu delil demektir. Burada anlaşılmayan kanşık bir nokta var. O da şu; o üç şeyden biri üzerine yemin etti. Onlardan ikisi kendi işi ve bunda hiçbir söz yok. Üçüncüsü ise Hüdhüd'ün işidir ki, işte müşkil budur, çünkü o, onun delil getireceğini nereden biliyordu da “Vallahi bana bir delil getirir” dedi. Bunun cevabı; onun azap ve kesme işi olmayacak, demektir. Bu ikisinden biri de olmasa bu anlaşılır bir dua olmazdı.

21 ﴿