62

Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halîfeleri kıları mı? Aüah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!

“Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap yeren..” Burada geçen “zorda kalan” kelimesi, (.......) kalıbında olan bir kelime olup (.......) kipinden alınmadır. Ki bu da zaruret ve zorunluluk, mecburiyet gibi manalara gelir. Bu, kişinin bir başkasına muhtaç olarak ona sığınmayı ifade eden durum manasınadır. Meselâ Araplar, (.......) dediklerinde bununla, “O filân kimseye sığınmak zorunda kaldı. “manasında kullanırlar. Burada da ifade böyledir. Bu durumda fâil de mefûl de Allah'a (celle celâlühü) muhtaçtır. Muztar yani bir hastalık, bir yoksulluk veya herhangi bir felaket veya musibetin kişiyi Allah'a (celle celâlühü) sığınmaya ve ona yalvarıp yakarmaya mecbur kılması demektir. Nitekim günahkâr ve suçlu da, Allah'tan (celle celâlühü) mağfiret dilediğinde böyledir, haksızlığa uğrayan mazlum dua edip yakannca bu hâldedir. Ya da Rabbine ellerini kaldırdığında, elinde hasene (iyilik) olarak sadece tevhidin var olduğunu, elinde başka hiçbir şeyin kalmadığını görenin durumu da böyledir.

“Ve başa gelen kötülüğü -zulüm veya haksızliği- kaldıran, sizi yeryüzünün halîfeleri Man mı?” söyler misiniz, hangisi daha hayırlıdır? Bu ise, Yüce Allah'ın kullarını yeryüzünün varisleri kılması, çağdan çağa tasarruf yetkisini dünyada hilafete layık olan sâlih kullarına verdiğini, vereceğini ifade ediyor. Ya da burada geçen hilafetten kasıt, mülk, egemenlik ve tasallut manası da olabilir. Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!”

Âyetin sonunda yer alan (.......) fiilini, Ebû Amr, (.......) harfiyle (.......) olarak şeddeli tarzda kırâat etmişlerdir. Ancak Hamza, Ali ve Hafs ise, aynı kelimeyi Şeddesiz olarak kırâat etmişlerdir. Bu kelimeden önce geçen (.......) harfi ise, mezîdedir. Buna göre mana: “Ne kadar da çok az düşünüyorsunuz!” demektir.

62 ﴿