12Andolsun ki biz Lokman'a: “Allah'a şükret” diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Allah müstağnidir. Her türlü övgüye layıktır. Lokman; Eyyüb (aleyhisselâm) ın kızkardeşinin oğlu Baura'nm oğludur. Ya da Eyyüb (aleyhisselâm)’in teyzesinin oğludur. Denildi ki: “O Âzer'in oğullarındandı. Bin sene yaşadı. Dâvud (aleyhisselâm) a yetişti. Ondan ilim aldı. Dâvud (aleyhisselâm)’in gönderilişinden önce fetva veriyordu. Gönderildikten sonra fetva vermeyi bıraktı. Ona sorulduğunda şöyle dedi: - Yeterli birinin yerime geçmesi hâlinde yetinmeyeyim mi?' “O terziydi” denildi. “Marangozdu” denildi. “Çobandı” denildi. Hasılı başka şeylerde denildi. İsrâ'il oğulları arasında kadılık yaptı. İkrime ve Şa'bi, onun peygamber olduğunu söylediler. Cumhûr'un görüşü ise, onun, hikmet ehli biri olduğu, peygamber olmadığı yönündedir. Denildi ki: “O, peygamberlikle hikmet arasında muhayyer bırakıldıda o, hikmeti seçti.” Hikmet: Sözde ve işte isabettir. “O, bin peygambere öğrencilik yaptı, bin peygamber de ona öğrenci oldu.” denildi. (.......) deki (.......) açıklayıcı (.......) dir. Mana; “ Yani Allah'a (celle celâlühü) şükret.” şeklindedir. Çünkü hikmetin verilmesi, sözün manası içindedir. Allah'u Teala, hikmetin verilmesini, şükre teşvikle tefsîr etmek suretiyle, asıl hikmetin ve gerçek ilmin, o ikisiyle amel etmek, Allah'a (celle celâlühü) ibâdet etmek ve ona şükretmek olduğuna dikkat çekmiştir. Denildi ki: “Kişi, sözünde, işinde, karşılıklı ilişkisinde ve sohbetinde hikmet ehli olmadıkça, hikmet ehli olamaz.” Sırrı Sakatı5 şöyle demiştir: “Şükür, Allah'a, nimetiyle isyan etmemektir.” Cüneyd şöyle demiştir: “Şükür, nimetinde ona şirk koşmamandır.” “O, şükürden acizliği ikrardır” denildi. Hasılı, kalbin şükrü ma'rifettir. Dilin şükrü hamdetmektedir. Azaların şükrü ibâdet etmektir. Hepsindeki acizliği görmek hepsinin kabulünün delilidir. “Şükreden ancak kendisi için şürketmiş olur.” Çünkü onun menfaati kendisine döner. Netice de o daha fazlasını değildir. Nimeti inkâr eden de bilsin ki, Allah (celle celâlühü), şükredilmeye muhtaç değildir. Hiç kimse tarafından övülmediği takdir de bile, o, övülmeye layıktır. |
﴾ 12 ﴿