13

Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Dâvud ailesi! Şükretmeye çalışın. Kullarınıdan şükreden azdır.

“Mehârib” kaleler ya da evler, demektir. “Heykeller” yırtıcı hayvanların ve kuşların suretleridir. Rivâyete göre onlar, onun kürsüsünün altına iki asları, üstüne de iki kerkenez kuşu yapmışlardı. Yükselmek istediğinde aslanlar, onun için çömeliyorlardı. Oturduğunda da kerkenez kuşları onu kanatlarıyla gölgelendiriyorlardı. O zaman tasvir yapmak mubahtı.

(.......) kelimesi (.......) kelimesinin çoğuludur. (.......) de (.......) kelimesinin çoğuludur. Büyük havuzlar, demektir. Denildi ki:

“Bir leğenin içine bin adam oturuyordu.”

“Mekke, Ya'kûb ve Sem” e göre vasıl hâlinde de vakıf hâlinde de (.......) kavli (.......) şeklindedir. Vasıl hâlinde, onlara Ebû Amr da muvafakat etmiştir.

“Sabit kazanlar” sacayakları üzerine sabitlenmiş kazanlardır. Büyüklüklerinden dolayı onun üzerinden düşmezler. Denildi ki:

“Onlar, Yemen'de hâlâ durmaktadırlar.”

Onlara dedik ki; “Ey Dâvud ailesi şükretmeye çalışın. “yani beldelerin halkına merhametle davranın. Rabbinizin fazlından afiyeti İsteyin.

(.......) mefulun lehtir. Ya da hâldir.

Yani şükrederek, ya da şükür için çalışın, demektir. Çünkü (.......) fiilinde şükredin manası vardır. Zira nimet veren için amel etmek ona şükretmektir. Ya da mefulun bih'tir.

Yani, “Size cinleri Mûsahhar kıldık. Onlar, dilediğiniz kadar çalışıyorlar. Bu sebeple siz de şükredin.” , demektir. Cüneyd'e şükür hakkında soruldu da, “Ma'bud önünde gayretleri sar/etmektir.” dedi.

(.......) deki(.......) Hamza'ya göre sakindir. Diğerlerine göre ise fethalıdır.

(.......) Şekûr; şükrün edasını artıran, o hususta gayretim artıran, itikat, itiraf ve çalışma yönüyle de kalbi, dili ve azaları onunla meşgul olan kişidir.

İbni Abbâs (radıyallahü anh) den şöyle rivâyet edilmiştir:

“Şekur, her haline şükreden kişidir.” Denildi ki:

“Şekûr, şükürden âciz olduğunu bilen kişidir.” Hikâye edildiğine göre Dâvud (aleyhisselâm) gece ve gündüz saatlerini aile halkı arasında böldü. Hiçbir an olmasın ki, onda Dâvud ailesinden biri namaz kılıyor olmasın.

13 ﴿