23Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince (birbirlerine): “Rabbiniz (şefâat hakkında) ne buyurdu?” dediler. (Şefâat edecek durumda olanlar): “Hak olanı buyurdu” dediler. O, yücedir, büyüktür.” Allah'ın lehine izin verdiği kişi, yani şefâatçiye, kendisi için izin verilen kişi, demektir. İkinci (.......), Zeyd'e Amr için izin verildi (.......) sözündeki gibidir. Bu, onların, “Bunlar Allah katında bizim şefâatçilerimizde.” şeklindeki sözlerini yalanlamadır. Kufe'liler (.......) şeklinde okumuşlardır. Nihayet izzetin Rabbi Allah'ın izin verilmesiyle ilgili konuştuğu söz vesilesiyle şefâat edenlerin ve şefâat edilenlerin kalplerinden korku kaldırılınca bazısı bazısına sorar. “Rabbiniz ne dedi?” derler. Onlar da: “Hak sözü -ki o da, râzı olduğu kişiler için şefâate izin vermesidir- söyledi” derler. O, yücelik ve ululuk sâhibidir. Hiçbir sultana ve hiçbir peygambere o gün O'nun izni olmaksızın konuşmak ve râzı olduğundan başkası için şefâat etmek yoktur. Şamlılara göre (.......) şeklindedir. Yani Allah'u Teala korkuyu giderdiğinde demektir. (.......), “korkunun giderilmesi” dir. (.......) orada şefâat isteyenlerin ve şefâatçilerin onlara izin verilecek mi verilmeyecek mi diye izin için beklemelerinin, ayakta durmalarının ve korkmalarının nihayetidir. Sanki şöyle denilmiştir: “Uzun bir müddet korkarak beklerler. Nihayet kalplerinden korku giderilince birbirlerine'Rabbiniz (şefâat hakkında) ne buyurdu'derler.” |
﴾ 23 ﴿