24(Ey Resûlüm Muhammed!) De ki: “Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir?” De ki: “Allah, o hâlde biz veya siz, ikimizden biri, ya doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir.” “Sizi kim rızıklarıdırıyor? “sözüyle onlara, gerçeği ikrar ettirmesini emretti. Sonra da ona, cevabı ve ikrarı onlar adına, “Sizi Allah rızıklarıdırıyor. “sözüyle üstlenmesini emretti. Bu onların bunu kalpleriyle ikrar ettiklerini ima etmektedir. Ancak onlar, bunu ifade etmekten kaçınmaktadırlar. Çünkü onlar, kendilerine rızık verenin Allah (celle celâlühü) olduğunu ifade ederlerse, o zaman onlara “Öyleyse size ne oluyor ki size rızık verene ibâdet etmiyorsunuz ve rızık vermeye güç getiremeyenleri O'na tercih ediyorsunuz?” sorusu sorulur. Daha sonra, dilleriyle ikrar etmeseler de, bu yeterli ilzamdan sonra onlara, “Biz veya siz ikimizden biri doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir. “demesini emretti. Mana şudur: “Tevhid ve şirk ehli, iki guruptan her biri İki işten biri üzeredir. Ya hidâyet veya sapıklık. Bu, onu işiten iyi kötü herkesin, hitap edilene: Arkadaşırı sana insaf etmiştir'diyeceği adil bir sözdür. Yukarıda geçen ifadelerin üslubunda, iki guruptan birinin hidâyet üzere, diğerinin de açık bir sapıklık üzere olduğuna dair, gizli olmayan bir işaret vardır. Fakat sözü kinaye yollu söylemek insanları maksadına kavuşturur. Yalancıya söylediğin'bizden biri yalancı'sözünde olduğu gibi” (.......) ve (.......) kelimelerinin başına gelen harfi çerler farklı s: getirildi. Çünkü hidâyet sâhibi, sanki soylu bir ata binmiş, onu istediği gibi koşturmakta, sapık ise karanlıklara batmış nereye yöneleceğini bilmemektedir. |
﴾ 24 ﴿