6-8Onlardan önde gelen bir grup: “Yürüyün, ilâhlarınıza bağlılıkta direnin. Sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur'ân, aramızdan O'na mı indirilmeliydi?” diyerek kalkıp yürüdüler. Bilâkis onlar, Kur'ân'ın hakkında şüphe içine düştüler. Hayır! Azâbımı henüz tatmadılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerini hazır cevapla susturduktan sonra Kureyş eşrafı, birbirlerine “yürüyün” diyerek Ebû Taiib'in meclisinden ayrıldılar. (.......) lâfzı “yani” manasınadır. Çünkü konuşma meclisinden ayrılanların, konuşmaları ve lehlerine cereyan eden hususta anlaşmaları gerekmektedir. Dolayısıyla da onların ayrılışı konuşma manasını İçermektedir. Tanrılarınıza ibâdet hususunda direnin. Sizden istenen bu iştir. Yani: “Allah'u Teâlâ bunu istiyor. Ve icrasıyla da (buna) hükmediyor. Dolayısıyla bundan kaçış yok ve bu hususta ancak direnme fayda verir” . Ya da: “Bu iş, bize yönelik zamanın musibetlerinden biridir. Dolayısıyla bizim için ondan kaçış yok. Bu tevhidi, son din olan Îsa'nın (aleyhisselâm) dininden de işitmedik. Çünkü Hıristiyanlar tevhidi değil teslisi söylüyorlar” . Ya da: “Babalarınıızdan öğrendiğimiz Kureyş'in dininden de işitmedik” , demektir. “Bu, ancak Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi nefsinden uydurduğu bir yalandır.” “Kur'ân aramızdan ona mı indirildi?” Şerefin ileri gelenlerinden sadece ona âit olmasını ve aralarından sadece ona kitap indirilmesini hasetle inkâr ettiler. Bilâkis henüz azâbımı tatmadılar. Tattıklarında ise onlardaki şüphe ve haset gider. Yani “Onlar kendilerine azap dokunmadıkça ona inanmazlar. Ancak dokununca inanırlar” , demektir. |
﴾ 7 ﴿