9Yoksa o geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibâdet eden, âhiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (gibi) mi? (Ey Resûlüm Muhammed!) De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Şüphesiz ancak akıl sâhibleri bunları hakkıyla düşünür. Mekke kırâat imâmları, Nâfi ve Hamza soru (.......) sini (.......) üzerine getirerek şeddesiz olarak okumuşlardır. Diğerleri ise, onun üzerine (.......) getirerek şeddeli okumuşlardır. (.......) mübtedadır. Haberi hazfedilmiştir. Takdiri: “Yoksa o, gece ibâdet eden başkası gibi mi?” şeklindedir. Yani yoksa o itaatkâr olan asl olan gibi mi? (.......), “Allah'a itâat eden” , demektir. Sözün delaletinden dolayı hazfedilmiştir. O da “kâfir” sözünün bundan önce zikredilmesi ve ondan sonra da “Deki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?'“sözünün gelmesidir. “Geceleyin...” gece saatlerinde. (.......) deki zamîrden hâldirler. “Âhiretten çekinen...” yani âhiret azâbından çekinen. “Rabbinin rahmetim dileyen...” yani cenneti. Âyet, mü’minin korku ve ümit arasında olması, Allah'ın (celle celâlühü) rahmetini umması, ameline güvenmemesi ve amelindeki kusurdan dolayı da Allah'ın (celle celâlühü) azâbından çekinmesi gerektiğine delalet etmektedir. Ümit, sınırını aşırıca güven hâlini alır. Korku da sınırım aşırıca ümitsizlik hâlini alır. Allah'u Teala şöyle buyurmuştur: “Allah'ın azâbından ancak hüsrana uğrayan topluluk emin olur. “A'raf,99. Ve yine şöyle buyurmuştur: “Allah'ın rahmetinden ancak inkâr eden topluluk ümidi keser.” Yûsuf, 87. Dolayısıyla hiçbirinin kendi sınırım aşmaması gerekmektedir. “De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Yani bilen ve onunla amel edenler demektir. Burada sanki amel etmeyen kişiyi bilgisiz saymıştır. Bunda önce ilim öğrenen, sonra amel etmeyen ve o hususta sadece konuşan, sonra da dünyaya aldanan kişiler için büyük bir aşağılama vardır. Onlar, Allah (celle celâlühü) katında câhildirler. Şöyle ki: Allah'a (celle celâlühü) itâat edenler, alimler olarak adlarıdırıldı. Ya da bununla teşbih kastedilmiştir. Yani alim ile câhil bir olmadığı gibi, itâat edenle asl de bir olmaz, manasınadır. (.......) kelimesi (.......) kelimesinin çoğuludur. Yani Allah'ın (celle celâlühü) nasihatinden ancak akıl sâhibleri öğüt alırlar. |
﴾ 9 ﴿