51İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur. “İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir...” Bu örnekte insanın içine düştüğü azgınliği sergileyen bir başka örnektir. Çünkü Allah (celle celâlühü), kendisine bir nimet verdiğinde, bu nimet yüzünden şımanr ve asıl nimeti vereni, Allah'ı unutur ve O'na şükretmekten yüz çevirir, “ve yan çizer.” Allah'ı zikretmekten ve O'nu anmaktan uzaklaşır. O'na dua etmez olur Ya da kendini unutur, kim olduğunu, ne için yaratıldığını aklına bile getirmez, büyüklenmeye başlar. Azamet gösterinde bulunur. Bunun gerçekleşmesi de şöyle olur; yalnızca kendi varlığını ve kendisini düşünür, konumunu dikkate alır. Çünkü herhangi bir şeyin yeri, onun yöneldiği ve önem verdiği yerdir. Bu da âdeta onun zâtı, onun kendisi konumunda demektir. Nitekim devlet kademesindeki biri, ya da önemli mevkide olan biri, yine önemli mevkide olan birine bir şeyler yazarken burada şu ifadeye dikkat çekerler: “Onun katına yazdım, onun yüce makamına diye hitapta bulundum,” Bu ifadelerle onlar: “Ben onun zâtına hitaben yazdım, onun kendisine seslenerek yazdım” demek isterler. Bu nedenle sanki burada: “Kendi zâtını bir kenara çekti, kendisine ayrıcalık tanıdı” der gibidir. “Başına bir kötülük -bir zarar, bir fakirlik ve yoksulluk- gelince de -çokça- yalvarmaya koyulur,” Yani hep dua eder, yakarır durur. Alçak gönüllülük gösterisinde bulunur, sürekli dua etmeye başlar. Âyette “geniş” anlamına gelen (.......) kelimesi zikredildi. Bu çokça dua etmek ve sürekli dua etmek anlamında bir istiâredir ve bu, suçluların, cürüm işleyenlerin de belirgin bir özelliğidir. Nitekim aşırı azap, şiddetli azap anlamında (.......) kelimesi istiâre yoluyla kullanılmaktadır. Bu nedenle daha önce geçen (.......) kavli ile (.......) arasında herhangi bir zıtlık ve çelişki yoktur. Çünkü birincisi de vasıf olarak bir toplum içindir, ikincisi de bir toplum içindir. Ya da: “Karada iken Allah'tan umutlarını keserler, Allah'ı hiç akıllarına getirmezler. Fakat denizde / gemide alabora olmaya başladıklarında ise, Allah'ı dillerinden düşürmezler” demektir. Yahut da: “Kalpten umutsuzdurlar, içlerinde îmandan eser yoktur. Fakat dilden hep dua eder gözükürler” demektir. Ya da: “Putlardan umutsuzdurlar, hep Allah'a yakarırlar” demektir. |
﴾ 51 ﴿