5-7

Çünkü onu kuvvetli (Cebrâîl) Öğretti ki o aklında ve davranışında kâmil bir melektir. Hemen kendi suretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce bir ufukta idi.

Onu, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, şiddetli kuvvete sahip melek öğretti. (.......) daki izafet hakiki değildir. Çünkü o sıfatı müşebbehenin failine izafetidir. O da cumhura göre Cebrâîl (aleyhisselâm) dır. Şunlar onun kuvvetine dair hadiselerdir: Lût kavminin şehrine siyah sudan söküp tek kanadı üzerinde göğe kaldırmış sonra da onu (o şehri) ters yüz etmiştir. Semûd kavmine tek bir sayha atmış onlar da derhal çöküp mahvolmuşlardır.

“... aklında ve davranışında kamil...” İbni Abbâs (radıyallahü anh) den nakledildiğine göre, “güzel görünümlü” demektir.

“Hemen kendi asli suretine girip doğruldu.” vahyi her indirdiğinde girdiği suretin dışındaki kendi hakiki sureti üzere doğruldu. O Dihye'nin (radıyallahü anh) suretinde iniyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu yaratıldığı suret üzere görmeyi arzuladığında bu (olay) vuku buldu. Onun için en yüce ufukta doğruldu. O güneşin ufku idi ki ufku kaplamıştı. Denildi ki:

Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dışındaki peygamberlerden hiçbiri onu asli sureti üzerine görmemiştir. O (sallallahü aleyhi ve sellem) da onu iki defa görmüştür. Bir defa yerde bir defa da gökte görmüştür.”

Cebrâîl (aleyhisselâm) güneşin doğduğu en yüce ufukta idi.

5 ﴿