13Münâfık erkeklerle, münâfık kadıların, mü'minlere: “Bizi bekleyin nurunuzdan bir parça ışık alalım.” diyeceği günde kendilerine: “Arkanıza dönün de bir ışık arayın.” denir. Nihayet onların arasına içinde rahmet, dışında da azap olan kapalı bir sur çekilir. “diyeceği günde” “gördüğün günden” bedeldir. (.......) bizi bekleyin demektir. Çünkü onlar süratle şimşek gibi cennete götürülürler. Hamza'ya göre (.......) kavli (.......) dendir. O da acele etmeyip mühlet vermek demektir. Onların kendileri diğerlerine yetişinceye kadar yürüyüşü yavaşlatmalarını onlara mühlet vermek olarak nitelendirdi. “... nurunuzdan bir parça alalım.” ondan nasiplenelim. Bu da onların (münâfıkların) onlara (mü'minlere) yetişmeleri ve bununla ışıklanmalarıdır. Onları savmak ve onları alaya almak için onlara: “Arkanızı dönün de bir ışık arayın.” denir. Yani melekler ya da mü'minler, onlara bu nurun bize verildiği yere dönün ve orada arayın, zira bu oradan alınır. Ya da, “Dünyaya dönün ki sebebini —ki o imandır- kazanmakla nuru arayın.” derler. Sonunda mü'minler ve münâfıklar arasına cennet ve cehennem tarafını birbirinden ayıran bir duvar çekilir. Denildi ki: “O A'râftır. Bu sûrun (duvarın) cennetliklerin oradan girdiği bir kapısı vardır. Surun ya da kapının içinde -ki orası cennet tarafıdır- rahmet yani nur ya da cennet vardır. Cehennemliklere görünen dış yüzünde de kendi cihetinden karanlık ya da cehennem vardır.”  | 
	
﴾ 13 ﴿