16

Îman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen gerçek için kalplerinin saygıyla yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerlerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

(.......) bir şeyin vakti geldiğinde kullanılan (.......) fiilindendir. Denildi ki:

“Onlar, Mekke'de sıkıntı içinde idiler. Hicret ettiklerinde rızka ve nimete nail olunca eski hallerine nazaran uyuşukluk gösterenler oldu. Bunun üzerine bir âyet indi.” İbni Mes'ud (radıyallahü anh) dan şöyle nakledilmiştir:

“Müslüman oluşumuz ile bu ayetle kınanmamız arasında ancak dört sene vardır.” İbni Ebû Bekir (radıyallahü anh) den şöyle nakledilmiştir:

“Bu âyet Ebû Bekir (radıyallahü anh)’in yanında okunmuştu. Yanında Yemame halkından bir topluluk vardı. Hıçkıra hıçkıra ağladılar. Ebû Bekir (radıyallahü anh) onlara baktı ve şöyle dedi:

- Biz de böyleydik sonunda kalpler katılaştı.”

Nafî ve Hafs'a göre (.......) şeklindedir. Diğerlerine göre ise (.......) şeklindedir.

(.......) manasınadır.

Allah'ın zikri ve ondan inen gerçek...” sözüyle kast olunan Kur'ân'dır. Çünkü o hatırlatmayı ve öğüdü içermektedir. Ve o gökten inen gerçektir.

(.......) şeklinde (.......) ile okuyuş (.......) üzerine atıftır.

Verş'e göre, iltifat üzere (.......) iledir. İnanmalarından sonra onları kalplerinin katılaşması hususunda ehli kitaba benzemekten nehiy için olması da mümkündür. Bu da İsrâ'il oğulları ile şehvetleri arasına hak giriyordu. Tevrât'ı ve İncîl'i işittiklerinde Allah'a (celle celâlühü) karşı huşu duyuyorlar, kalpleri yumuşuyordu. Zaman uzaymca kabalık ve katılık onlara hâkim oldu. İhtilafa düştüler ve yaptıkları tahrifatı ve diğer şeyleri yaptılar.

“... üzerlerinden uzun zaman... -yani ecel ya da zaman- geçti de -şehvetlere tabi olmak suretiyle- kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış -fâsık- kimselerdir.” dinlerinden çıkmış, iki kitapta olanları terk etmiş kimselerdir.

Yani “Onlardan çok azı îman etmiş kimselerdir.” demektir.

16 ﴿