4

Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki elbise (duvara) yaslarıdırılmış kütüklerdir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır. Onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar!

“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider.” sözündeki hitap Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dir. Ya da hitap olunan herkesedir.

Abdullah b. Ubey, iri yan, yakışıklı ve düzgün konuşan bir adamdı. Münâfık takamı da onun gibiydi. Onlar, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in meclisine gelirler, orada duvara dayanıp otururlar ve tumturaklı sözler söylerlerdi. Güzel görünümlü idiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve orada hazır bulunanlar onların kalıplarını beğeniyorlar ve onların sözlerine kulak veriyorlardı.

(.......) sözü “onlar sanki kütüklerdir” takdiri üzere mahallen merfûdur. Ya da o başlarıgıç cümlesidir. İrapta mahalli yoktur.

elbise giydirilmiş “duvara dayatılmış: Duvara yaslanmaları hususunda îmandan ve hayırdan uzak varlıklar oldukları hâlde duvara dayatılmış kütüklere benzetildiler. Çünkü kendisinden istifade edilen bir kütük tavanda, duvarda ya da istifade olunan bir başka yerde olur. Terk edildiği istifade olunmadığı müddetçe de duvara dayatılır. Dolayısıyla onlar, kendilerinden istifade olunması hususunda kütüğe benzetildiler.

Ya da onlar, ruhsuz kalıpları duygusuz bedenler oldukları için kütüklere benzetildiler.

Abbâs b. Ferdi yoluyla gelen rivâyeti dışında Ebû Amr'a ve Ali'ye göre (.......) şeklindedir. (.......) de olduğu gibi.

(.......) ün çoğuludur. (.......) ise (.......) kelimelerinde olduğu gibidir.

(.......) birinci mef'ûldur, ikinci mefûl ise (.......) ve sözün tamamlandığı şeydir.

Yani; “Onlar korkularından dolayı her gürültüyü kendi aleyhlerine meydana gelmiş, onlara zarar verecek bir şey sanırlar.” Şunu kastediyor:

Asker içinde bir münadi nida etse, yahut bir hayvan boşanıp kaçsa, yahut kaybolan bir şeyi bulmak için nida edilse onun, başlarına kötü bir iş getireceğini sanırlar. Daha sonra şöyle buyurdu:

“Onlar düşmandır.”

Yani; onlar, düşmanlıkta dört dörtlüktürler. Çünkü en azılı düşman, kaburgasının altında şiddetli hastaliği olduğu hâlde kinini gizleyip sana karşı gülümseyendir.

“Onlardan sakın.” onların dış görünüşlerine aldanma.

Allah onları kahretsin.” Bu, onlar aleyhine söylenmiş bir bedduadır. Ya da onlara bununla beddua etmelerinin mü'minlere öğretilmesidir.

“Nasıl olup da döndürülüyorlar?” Nasıl da haktan sapıyorlar. Bu (soru) onların cehaletlerine ve sapkınlıklarına karşı hayreti ifade içindir.

4 ﴿