5

Onlara: “Gelin, Allah'ın peygamberi sizin için mağfiret dilesin.” denildiği zaman başlarını çevirirler ve bundan sonra sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

“Onlara'Gelin, Allah'ın peygamberi sizin için mağfiret dilesin'denildiği zaman başlarını çevirirler.” Bundan yüz çevirerek ve büyüklük taslayarak başlarını eğerler.

Nafî'ye göre (.......) şeklindedir.

“Onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.” Özür dileme ve bağışlanmayı talep etme hususunda büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

Rivâyete göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müreysi suyunun başında Beni Mustalik kabilesiyle karşılaştı. -Müreysi suyu onların suyuydu- onları hezimete uğrattı ve katletti.

Suyun başında, Ömer (radıyallahü anh)’in hizmetçisi Cehcah b. Said ile Abdullah b. Ubey'in dostu Sinan el Cuhenî arasında izdiham yaşandı ve dövüştüler. Cehcah:

- Yetişin ey muhacirler! diye bağırdı. Sinan da:

- Yetişin ey Ensar!” diye bağırdı. Fakir muhacirlerden olan Cu'al Cehcaha yardıma geldi ve Sinan'ı tokatladı. Bunun üzerine Abdullah b. Ubey, Cual'e:

- Demek öyle, dedi ve:

- Biz Muhammed'le ancak tokatlanmak için arkadaşlık kurduk. Vallahi bizimle onların durumu, “Besle köpeği yesin seni” sözünde olduğu gibidir. Ama vallahi Medine'ye dönersek herhâlde en şerefli ve kuvvetli olanı, en hakir ve zayıf olanı elbette oradan çıkarır.

Şerefli ve kuvvetli olanla, kendisini, hakir ve zayıf olanla da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i kastetmiştir. Daha sonra kavmine şöyle dedi:

- Vallahi eğer Cu'al'e ve diğer fakir arkadaşlarına yemeğin fazlasını vermeseydiniz onlar da boynunuza binmezlerdi. Artık onlara bir şey vermeyin ki Muhammed'in etrafından dağılsınlar.

Bu sözleri Zeyd b. Erkam (radıyallahü anh) işitmişti. -Henüz pek gençti.- Şöyle dedi:

- Vallahi kavmin içinde zelil ve menfur olan sensin. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başında Rahmân'ın yücelttiği ve Müslümanların da kuvvet verdiği Mi'râc Tacı vardır. Bu söz üzerine Abdullah:

- Sus, şaka yapıyordum, dedi. Daha sonra Zeyd (radıyallahü anh) olayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bildirdi. Ömer (radıyallahü anh):

- Ya Rasûlellah! Bırak da şu münafığın boynunu vurayım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

- “O zaman Medine'de ileri gelen bir çok ailede ızdırap ve sıkıntı meydana gelir.” buyurdu. Ömer (radıyallahü anh):

- Onu bir muhacirin öldürmesini çirkin görüyorsan o zaman ensardan birine emret dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

- “İnsanlara,'Muhammed ashâbını öldürüyor'dedirtmem.” buyurdu. Abdullah b. Ubey'ede:

- “Bana ulaşan sözü söyledin mi?” buyurdu. Abdullah:

- Sana kitabı indiren Allah'a andolsun ki böyle bir şey söylemedim. Zeyd yalan söylüyor, dedi. İşte bu:

“Onlar yeminlerini Çalkan yaptılar.” âyetindeki olaydır. Bunun üzerine orada hazır bulunanlar da:

- Ya Rasûlallah! O bizim efendimizdir, büyüğümüzdür. Onun aleyhine bir çocuğun sözüne inanma. Belki de o vehme kapılmıştır. Onun sözlerini belleyememiştir dediler.

Âyet inince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zeyd'e (radıyallahü anh):

- Ey çocuk! Allah seni tasdik etti. Münâfıkları da yalanladı, buyurdu. Abdullah'ın yalanı ortaya çıkınca ona:

- Hakkında pek şiddetli âyetler nâzil oldu. Bari Resûlüllah'a git de yarlığanmanı Allah'tan niyaz ediversin denildi de o, kafasını çevirdi ve:

- Îman etmemi istediniz îman ettim, malımdan zekât vermemi emrettiniz verdim, bir Muhammed'e secde etmem kaldı dedi. Bu söz üzerine de:

“Onlara,'Gelin, Allah'ın peygamberi sizin için mağfiret dilesin.'Denildiği zaman başlarını çevirirler.” âyeti nâzil oldu. Aradan çok gün geçmedi çetin bir hastalığa yakalandı ve öldü.

5 ﴿