17

Biz, vaktiyle “bahçe sahiplerine” bela verdiğimiz gibi bunlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu(n mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

Mekke halkım, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in duasıyla kuraklık ve açlıkla imtihan ettik. Sonunda leş ve çürümüş kemikleri yediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dua etmişti:

Allah'ım! Mudar (kabilesine) darbeni şiddetlendir. Ve onlara Yûsuf un seneleri gibi kıtlık ver.”

“Bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi...” onlar namaz ehli kişilerdi. Bu bahçe Dervan adlı bir köyde olup babalarına aitti. Sana'dan iki fersah uzaklıktaydı. (1 fersah üç mildir.) Yıllık yiyecek ihtiyacını oradan alıyor geri kalanını da fakirlere tasadduk ediyordu. Öldüğünde oğulları:

- Babamızın yaptığı gibi yaparsak sıkıntıya düşeriz. Çoluk çocuk sâhibiyiz, dediler ve fakirlerden çekindikleri için sabah vakti alaca karanlıkta devşireceklerine dair yemin ettiler. Ancak yeminlerinde istisna etmediler (Allah (celle celâlühü) dilerse demediler.) Bunun üzerine Allah (celle celâlühü) onların bahçelerini yaktı. Hasen:

“Onlar kâfir idiler.” demiştir. Çoğunluk ilk görüş (onların Müslüman olduğu görüşü) üzeredir. Hani onlar sabaha girerken henüz fakirler gelmeden onun meyvelerini devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(.......) nin failinden hâldir.

17 ﴿