11-14Birbirlerine gösterilirler. (Fakat herkes kendi derdindedir.) Günahkâr kimse ister ki o günün azâbından (kurtuluş için) oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran sülalesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın. (.......) sıfattır. Yani; Birbirini gören ve tanıyan dostlar hâl hatır soramazlar, demektir. Ya da bu, söz başıdır. “Dost dostun hâlini sormaz.” deyince, sanki “Herhâlde onu görmemiştir. “denildi de cevaben: “Birbirlerine gösterilirler, ancak meşguliyetlerinden dolayı soru sormaya imkân bulamazlar.” denildi. (.......) daki (.......) ilk “dost” un zamîridir. (.......) de ikinci “dost” un zamîridir.. Yani; Dostlara dostlar gösterilir de onlar onlara gizli kalmaz. İki dost oldukları hâlde her iki zamîr de çoğul kılındı. Çünkü (.......) vezni çoğul olarak da kullanılır. “Günahkâr kimse ister ki... “müşrik temenni eder ki. Bu, söz başıdır. Ya da merfû' zamîrden hâldir. Ya da (.......) deki mensûb zamîrden hâldir. Medine kırâat imâmları ve Ali'ye göre (.......) şeklindedir. Tek başına mevcudiyeti olmayan harflere muzaf olduğu için mebnidir. “Karısını” eşini, “., sülalesini...” en yakın aşiretini. Onu aralarına katıp banndırmakta olan sülalesini. Yezid'e göre (.......) şeklindedir, (.......) sizdir. Ve yeryüzünde insanlardan kim varsa hepsini fidye olarak versin de bu fidye onu kurtarsın ister. (.......) üzerine atıftır. |
﴾ 11 ﴿