2Senin bu beldede oturman (veya ileride orada savaşman) sana helâl iken. Yani; hürmetinin büyüklüğüne rağmen senin gibi birinin, haram bölge dışında avlanmanın helâl oluşu gibi bu belde de -Mekke'yi kastediyor- helâl olması zorluklardandır. Şurahbil'den şöyle nakledilmiştir: “(Kâfirler) bu beldede avlanmayı haram saydıkları hâlde senin oradan çıkarılmanı ve öldürülmeni helâl saymaktadırlar.” Bunda Rasûlulah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sebata ve Mekke halkının eziyetlerine katlanmaya teşvik, onların ona karşı düşmanlık göstermedeki hallerine karşı şaşkınlık vardır. Ya da insanın çeşitü zorluklara karşı göğüs germekten hiçbir zaman hâli olmadığına (Allah (celle celâlühü)), Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) beldesine yemin etmek suretiyle teselli etmiştir. Ona teselli vermek ve üzüntüsünü gidermek için Mekke'nin fethini vaad etmek suretiyle (araya mutama cümlesi soktu. “Sen bu beldeye helâl iken...” buyurdu. Yani; “Sen bu beldede, istikbalde helâl kılınmış hâlde olacaksın. Orada öldürmek ya da esir almak cihetinden dilediğini yapacaksın.” , demektir. Bu da; Allahü teâlâ'nın, O'na (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'nin fethini nasip etmesi ve ona orayı helâl kılmasıdır. Ondan önce hiç kimseye onun fethi nasip olmadı ve orası hiç kimseye helâl kılınmadı. Dilediğini helâl dilediğini de haram kıldı. İbni Hatal, Kâ'be örtüsüne yapışmış olduğu hâlde öldürüldü. Mikyes b. Subabe ve diğerleri de öldürüldü. Ebû Sufyan’ın evi emin kılındı. Geleceğe âit olması hususunda bu âyetin benzeri: “Sen de öleceksin onlar da ölecekler.” Zümer, 30. ayetidir. Bunun, geleceğe dair olması hususunda ittifakla Mekkî olması delil olarak sana yeter. Nüzul vakti nerede hicret nerede? Fetih zamanını da var sen hesap et. |
﴾ 2 ﴿