6

(O şeytan) gerek cinden, gerek insandan (olsun).

Vesvese vereni beyandır. Şeytanın:

“Böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık.” âyetinde olduğu gibi cinlerden ve insanlardan olmak üzere iki kısım olduğunu açıklamaktadır.

Ebû Zeri’l-Gıfari (radıyallahü anh)’in bir adama:

“İnsan şeytanından Allah'a sığındın mı?” dediği nakledilmiştir.

Rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sihir yapılmıştı. Hastalandı, uyurken ona iki melek geldi. Biri diğerine:

- Ona ne oldu? diye sordu. Diğeri:

- Sihir yapıldı, dedi.

- Ona kim sihir yaptı? diye sordu.

-'Yahûdî Lebid b. A'sam'dedi.

- O'na neyle sihir yaptı? diye sordu.

“Zi ervan kuyusunun dibindeki taşırı altında hurma tomurcuğunun kapçığı içinde bulunan tarak ve tararken dökülen saç veya sakal kılı ile” dedi.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyandı. Ve Zübeyr, Ali ve Ammar (rhm) ı gönderdi. Onlar kuyunun suyunu boşalttılar. Kapçığı çıkardılar. İçinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başırıın tarantısı ve tarağından dişler vardı. Onda bir de yay kirişi vardı. Ona on bir düğüm atılmış ve iğneler saplanmıştı. İşte bu esnada bu iki sûre nâzil oldu.

Cebrâîl (aleyhisselâm), her âyeti okudukça bir düğüm çözüldü. Sonuncu düğümün çözülmesinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sanki bir diz bağından kurtulmuş gibi kalktı. Cebrâîl (aleyhisselâm) şöyle demeye başladı.

Allah'ın ismiyle seni okuyup üflüyorum. Allah sana, sana eza veren her hastalıktan şifa verecektir.”

Bundan dolayı Allah'ın (celle celâlühü) kitabından ve Rasûlü'nün (sallallahü aleyhi ve sellem) sözünden olan şeylerle efsun yapmaya, okuyup üflemeye cevaz verilmiştir. Süryanîce, İbrânîce ve Hintçe olan şeylerle değil.

Zira onlara inanmak ve onlara itimat etmek helâl değildir. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin (ve sözlerimizin) kötülüğünden, işlediğimiz ve işlemediğimiz şeylerin şerrinden Allah'a sığınırız. Şehadet ederiz ki, Allah'tan (celle celâlühü) başka ilâh yoktur. O tekdir. Ortağı yoktur. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), O'nun kulu, Rasûlü, Nebisi ve seçilmiş dostudur. O'nu (sallallahü aleyhi ve sellem) müşrikler istemese de bütün dinlere galip kılmak için hidâyet ve hak dinle göndermiştir. Allah'ın (celle celâlühü) salâtı, geceler ve gündüzler devam ettiği müddetçe daima onun, insanların kandilleri olan âlinin ve Daru's-Selâm'ın anahtarları olan ashâbının üzerine olsun.

Âmin

6 ﴿