14

Onlar inananlara rastlayınca: 'Biz iman ettik' derler. Münafıklar, muhacir ve ensardan müminlerle karşılaştıklarında, bu imanlı kimselere karşı yalan söyleyerek: ”Biz de tıpkı sizin gibi inanıyor ve tasdik ediyoruz" derler.

Rivayete göre münafık Abdullah b. Übeyy ve arkadaşları, bir gün dolaşmaya çıkmışlardı. Bir grup sahabeyle karşılaştılar. Abdullah b. Übeyy arkadaşlarına: ”Bana bakın! Şimdi ben, şu beyinsizleri yanınızdan nasıl uzaklaştıracağım. Bakın ve görün" dedi. Yanlarına yaklaşınca, hemen gidip Ebû Bekir'in elinden tuttu ve: ”Merhaba ey Sıddîk! Temim oğullarınm ve İslâm'ın büyüğü! Mağarada Rasûlullah'tan sonra ikinci kişi, malını ve canını Allah yolunda ortaya koyan üstün zat!" dedi. Hemen bundan sonra da, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'in eline yapıştı ve: ”Merhaba Adiy oğullarının büyüğü, dininde güçlü, hak ve adaleti ayırdeden, malını ve canını Rasûlullah uğruna feda eden değerli insan!" dedi. Sonra da Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'nin elini tutarak şöyle konuşmaya başladı: ”Merhaba, Rasûlullah'ın amcasının oğlu ve damadı!" İşte bu sırada Hazret-i Ali (radıyallahü anh), hemen konuşmaya müdahale etti ve: ”Abdullah! Dikkat et, Allah'tan kork da münafıklık etme. Çünkü münafıklar, Allah'ın yaratıklarının en şerlileridir" dedi. Abdullah b. Übeyy hemen öne atıldı ve: ”Ey Ebu'l-Hasan, yavaş ol. Böyle bir şeyi nasıl söylersin. Allah'a yemin ederim ki, bizim imanımız tıpkı sizin imanınız, bizim tasdikimiz tıpkı sizin tasdikiniz gibidir" dedi. Sonra ayrılıp gittiler, bu arada Abdullah b. Übeyy arkadaşlarına dönerek: ”Onlara nasıl davrandığımı gördünüz. Siz de onları gördüğünüzde, benim onlara davrandığım gibi davranın, benim yaptığımın aynısını yapın ve hep iyiliklerini dile getirerek övün" talimatını verdi. İşte bu âyet bunun üzerine indi.

Fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında: 'Şüphe yok ki, biz sizinle beraberiz derler. Münafıklar, inadçılık ve kötülük bakımından şeytanlardan pek farkı olmayan arkadaşlarıyla başbaşa kaldıkları zaman, küfürlerini ortaya koyarlar.

Âyette münafıkların şeytanlarla beraber zikredilmesi, küfürde münafıkların şeytanlarla ortak olmalarındandır veya münafıkların ileri gelenleri demek istenmiştir. Konuşanlar ise, lider seviyesinden daha düşük olanlardır. Çünkü tüm azıp sapan ve inat edip direnen kimseler aslında şeytandırlar. Ayrıca bunların ”şeytanlar" olarak adlandırılması, tümüyle haktan uzaklaşmış olmalarındandır. Münafıklar: ”Biz sizinle beraberiz" derlerken, biz sizin dininizde ve inancınızdayız, hiçbir şekilde sizden ayrı ve farklı düşünceye sahip değiliz, demek istiyorlar.

Biz sadece onlarla alay ediyoruz' derler. Biz mü'minlerin yanında inanmış gibi gözükürken, amacımız onların ganimetlerinden pay almak, sırlarına vakıf olmaktır. Yoksa biz inanmayı hatırımıza bile getirmek istemeyiz. Görünürde öyle gözüküyoruz. Alay, yani istihza, karşısındakiyle eğlenmek ve onu küçük görmektir. Dolayısıyla anlam şöyle oluyor: ”Biz onlara müslüman olduğumuzu göstermekle, müminlerle eğleniyor ve onları küçümsüyoruz." Yüce Allah da onların bu tavırlarına karşı şu âyetle cevap vermektedir:

14 ﴿