21Ey insanlar! Âyet, tevhidi kanıtlamak, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in peygamberliğinin gerçekliliğini ortaya koymak için gönderilmiştir. Çünkü bu ikisi, yani tevhid ile Hazret-i Muhammed'in peygamberliği, imanın aslı, temelidirler, ”insanlar" ifadesiyle mü'minler, kâfirler ve münafıklar içinde olmak üzere, tüm insanlara hitap edilmiştir. ”Ey" ünlemi de, gafilleri uyarmak, sakin olanları harekete geçirmek, cahillere hakikatleri bildirmek, meşgul olanların meşguliyetlerini bıraktırmak, yüz çevirmiş olanları hakka yöneltmek, hak sevgisiyle dopdolu olanları bu iş için dalia heyecanlı hale gelmek ve müridlerin de arzu ve isteklerini arttırmak için söylenmiştir. Ariflerden biri şöyle diyor: ”İbadetteki külfeti hitabının lezzetiyle telâfi etmek için Allah onlara hitabiyle yönelmiştir." Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki... Burada kâfirlere: ”Rabbinizi birleyiniz ve Rab olarak yalnızca O'nu tanıyınız". Âsi olanlara: ”Rabbinize itaat ediniz", münafıklara da: ”Allah'ı bir olarak tanımada yani tevhidde ihlâslı ve samimi olun, Rabbinizi gereğince tanıyın" ve itaat sahibi olanlara ise: ”Rabbinize ibadet ve taatınızda devamlı olun" diye emredilmektedir. Çünkü lâfız, tüm bu anlamları içermektedir. Bu, Rabbimizin az kelimeyle birçok manaları ifade eden sözlerindendir. İbadet, tanı anlamıyla taatte bulunmak için, insanın var gücünü ortaya koyması ve masiyetlerden uzak kalmak için, Allah korkusunun bilincine erebilmesidir. Allah'a taatte bulunun ve ibadet edin. Çünkü sizi ve sizden öncekileri yaratan O'dur. ”Yaratmak" (halk), daha önce hiçbir örneği ortada olmaksızın yepyeni bir şey ortaya koymaktır. Âyette bizden öncekilerin yaratılışına da dikkatin çekilmesi, kendisine ibadet ve kullukta bulunmalarının sebebinin bu olduğunu açıklamak içindir. Çünkü atalarının yaratılma sebebi, Allah'a karşı kulluklarının bilincine vararak O'na ibadette bulunmak olduğu gibi, onlardan sonrakilerin yaratılış amacı da budur. Korunasımz. Belki bu sayede takva sahiplerinin yoluna girmeyi başarmış olur, böylece hidayete ve kurtuluşa erersiniz. Çünkü bunun sonucunda Allah'a yakın olmak vardır. Âyette geçen ”lealle" aslında ümit vermeyi ifade eder. Fakat Allah kelamında gelince kesinlik ifade eder. Çünkü kerem sahibi olan ancak yapacağı şey hakkında ümit verir. Âyette ayrıca, takvanın sülük derecelerinin en sonuncusu olduğuna da işaret vardır. Takva, insanın Allah'tan başka her şeyden ilgisini kesmesi ve uzak durmasıdır. Âbid'in ibadetiyle mağrur olmaması ve ibadetine güvenmemesi gerekir. Âbid olan kişi, her zaman korku içinde olmalı ve Allah'tan umudunu kesmemelidir. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor: ”Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarırlar." (Secde: 16) |
﴾ 21 ﴿