24Eğer bunu benzerini getirme konusundaki size yönelik emri, yapmazsanız... tüm gayret ve çabalarınıza rağmen başarmazsanız, -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- Bu bir parantez cümlesidir. Siz ileride ve gelecekte de bunu başaranı ayacak siniz. Bu da Kur'an'ın gerçekten insanı âciz bıraktığının açık bir göstergesidir. Bu, aynı zamanda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in de mûcizesidir ve gerçekten hiç kuşku götürmeyen bir mucizedir. Çünkü burada özel bir gayb'tan, yani bilinmeyenden söz edilmektedir. Bunu da ancak Aziz ve Celil olan Allah, Hazret-i Peygamber'e öğretmiştir. Nitekim durum öğretildiği gibi olmuştur. Nasıl olmasın ki, eğer gerçekten Kur'an'ın âyetlerine benzer bir örnek sunabilselerdi, kesinlikle râviler bu olayı birbirlerinden rivayet ederler, anlatırlardı. Artık, yakıtı insanlar ve taşlar oları, kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının. Madem ki Kur'an benzeri, bir sûre getirmekten âciz kaldınız, bu durumda Hazret-i Muhammed'in peygamberim olduğunu kesin hüccet olarak kabul etmeniz gerekir. Kur'an'ın da benim kitabım olduğunu itiraf etmeniz icabeder. Dolayısıyla onu doğrulamanız ve ona iman etmeniz zorunludur. Eğer halen iman etmeyecekseniz, bu durumda siz cehennemliklerden olacaksınız. O cehennemin ateşinden sakının. Çünkü onun yakıtı, odunu, kendisiyle ateşin tutuşturulacağı şey, isyankâr insanlarla taşlardır. Bundan maksat kükürt taşlarıdır. Bu taşların cehennem ateşinin tutuşturucusu ve odunu olarak anılması, bunların hızlı tutuşmasından, hemen geçmemesinden, uzun bir süre közünü korumasından, hararetinin fazla olmasından, çok kötü kokmasından ve ayrıca insan vücuduna yapışıp kalmasındandır. Bir tefsire göre de bu taşlardan maksat, insanların tapmakta oldukları, putlar ve dikili taşlardır. Putların cehennemde yakılıp azabedilmesi, puta tapanların, taptıkları şeylerin cehennemde yakıldığını görerek kendilerinin de bu yüzden azaba uğrayacakları gerçeğini kavrayabilmeleri içindir. Ayrıca putların değersizliğini görüp anlasınlar, bunlardan herhangi bir umutlan kalmasın diyedir. Çünkü bunlara fazla değer veriyorlar, saygı gösterisinde bulunuyorlardı. Nasıl ki liderlerinin ve büyüklerinin peşinden gidenler, onlara hizmette bulunup, sürekli olarak onlardan umutvar oluyorlarsa, kâfirler de putlara taptılar, bunlara sırtlarını dayadılar ve bunlardan bir beklenti içinde oldular. Sonra da bu yüzden azap olundular. Böylece onların cehaletleri ortaya konmuş olduğu gibi, herhangi bir beklenti içinde olmamaları için de, gözlerinin önünde putları cehennemin yakıtı olarak yanacaktır. Nitekim küfür önderleri de kendilerine uyanlarla birlikte ceza görecek, onlarla birlikte de cehenneme sürüklenip atılacaklardır. Bu durum gerçekten kendilerine oldukça ağır gelecek, artık bir kurtuluş umutlarının da kalmadığını anlamış olacaklardır. Çünkü bu cehennem ateşi ”kâfirler için hazırlanmıştır." Bu âyet aynı zamanda, cehennemin yaratılmış olduğunu ve el an mevcut olduğunu göstermektedir. Ancak Mutezile, bu görüşü kabul etmemektedir. Beğavî, sûre ile ilgili olarak şöyle der: ”Sûre", üstün mevki ve önemli derece demektir. Sûre adının verilmesi, Kur'an okuyan kimsenin, bu sayede yüksek bir derece elde etmesindendir. İnsan tüm Kur'an sûrelerini gereğince okursa, bu sayede en önemli makamlara erişme imkânını elde eder. Hükema (hakikat erbabı kişiler) şöyle derler: ”Çocuğun ana ve babası üzerindeki hakkı üçtür. Çocuk dünyaya geldiğinde, ana ve babasının ona güzel bir isim vermesi, Kur'an, edep ve ilim öğretmesi ve çocuğunu sünnet ettirmesidir. Bundan sonra asıl amaç gelir ki; bu, Kur'an'ın öngördüğü şekilde amel etmek ve Kur'an adabıyla ardaklanmaktır." |
﴾ 24 ﴿