30Bir zamanlar Rabbin, meleklere ... Buradaki ”bir zamanlar" sözüyle emir, zaman hatırlamaya yöneltiliyor. Oysa asıl istenen, o vakit ya da zaman içinde meydana gelen olayın hatırlanmasıdır. Fakat yalnızca zamanın zikredilmesi, olayın o zaman içinde geçmiş olması dolayısıyladır. İnsan o zamanı, hatırlayınca, adeta onun içinde meydana gelen olayı da görmüş ve tanıklık etmiş gibi olur. Melekler de, Allah ile insanlar arasında aracı olmalarından dolayı, bu isimle adlandırılmışlardır. Bunlar lâtif cisimlerdir ve diledikleri şekle girebilirler. 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,' demişti... Gökte değil, yerde. Çünkü her türlü azgınlık ve taşkınlık yeryüzünde meydana geliyor. Halife, Hazret-i Adem'dir. Cinlerden sonra geldiği için sonra gelen (halef) manasında halife denmiştir. Aynı zamanda Allah'ın yeryüzündeki halifesi manasınadır. Yani: ”Ben, sizin yerinize yeryüzünde bir halife yaratmak istiyorum" demektir. Halife seçimindeki hikmet, üzerlerine halife atanmak istenen kesimin feyzi kabul etmede, emirleri vasıtasız almada kusurlu olmalarındandır. Bunun için Allah, peygamber olarak bir meleği göndermedi Çünkü yaratılışları farklı olduğundan dolayı insan direkt olarak bunlardan yararlanamaz. Diğer taraftan Rabbiınizin: ”Meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" buyurmasında şu dört hikmet yer alıyor: a- Bir işe girişmeden istişareyi öğretmek, gerçi Allah her bakımdan başkalarıyla istişareden müstağnidir. Ancak buradaki amaç, öğretmektir. Nitekim: ”İnsanların en akıllısı, akıl sahiphleriyle müşavereyi elden bırakmayandır." denilmiştir. b- Yaratacağı varlığın yüceliğini ve değerini ifade için, tüm meleklere onun varlığını müjdeliyor ve henüz yaratılmadan önce, onu halifesi olarak tanıtıyor. Ona bu unvanı lâyık görüyor. c- ”Sizin bilmediklerinizi ben bilirim" buyurmakla da, Hazret-i Adem'i yarat ma hususundaki lütfunu ortaya koyuyor. d- Hikmet genelde, içinde iyiliğin fazla olduğu şeyi gerektirir. Çünkü az bir kötülük için, çok hayrı terketmek gerçekten en büyük kötülüktür. Meselâ, kangren olmuş bir organın kesilmesi, tüm bedenin kurtarılması için yapılan küçük bir operasyondan ve önemsenmeyecek bir zarardan ibaret kalır. Fakat kangren olan organı kesmeyip olduğu gibi bırakmak, mikrobun tüm vücuda yayılarak ölmesine sebep olmaktır. Bu ise o kimseye en büyük kötülüktür. Onlar: 'Biz seni överek tesbih ve takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek birisini mi halife kılacaksın?' dediler. Yani ”Cinlerin bozgunculuk çıkardığı gibi, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, yine cinlerin kan akıttıkları gibi, zulümle kan akıtacak bir insanı mı halife olarak yaratacaksın?" dediler. Burada, öldürülme yerine, kan dökme ifadesinin geçmesi; bunun öldürme yollarının en iğrenç ve kötü şekli olduğu içindir. Kaldı ki bizler, senin şanına yakışmayacak şeylerden seni tenzih ediyor, sana hamd ediyoruz. Bize verdiğin türlü nimetlerin şükrünü ve gereğini hamdederek yerine getiriyoruz. Tesbih, Celal sıfatlarının ortaya çıkması, hamd ise, nimetlendirme sıfatlarının hatırlatılması içindir. Aynı zamanda seni takdis ederiz, sana lâyık olan yücelik ve izzetle seni vasfederiz, sana yaraşmayacak şeylerden seni uzak kılarız. Teysır'de : ”Tesbih, Allah'a yaraşmayacak şeyleri, O'ndan uzak kılmak, takdis de, O'na yaraşacak şeyleri O'nun hakkında söylemektir," deniliyor. Allah da onlara : 'Sizin bilmediklerinizi ben bilirim', dedi. Hazret-i Adem'i halife seçmedeki hikmeti ve maslahatı, soyundan kimin itaatkâr ve kimin âsi olacağım herhalde ben bilirim. Böylece fazilet ve adalet ortaya çıkmış olur. Artık benim hükmüme ve takdirime karşı koymayın. |
﴾ 30 ﴿