46Onlar mutlaka bilirler. Burada ”mutlaka bilirler" şeklinde çevirdiğimiz ”zan" kelimesi, hem ”kesinlik" ve hem de ”şüphe" anlamına gelir. Çünkü bu kelime zıt anlamlı (ezdâd) kelimelerdendir. Hem ”korku" ve hem de ”güven" anlamına gelen ”recâ" kelimesi gibi. Rableriyle karşılaşacaklarını, O'nu göreceklerini kesinlikle bilirler. Bu, kıyamete ilişkin meseledir. Bir diğer yoruma göre, onlar kesinlikle öleceklerini bilirler. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim Allah'la karşılaşmayı isterse, Allah da omda karşılaşmayı ister. Kim de Allah'la karşılaşmaktan hoşlanmazsa Allah da onunla karşılaşmayı istemez."m Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'la karşılaşmak ifadesiyle ölümü kasdetmiştir. Ve ancak O'na döneceklerini bilirler. Onlar kesinlikle kıyamet gününde Allah'a döneceklerini, O'nun cezası, ya da mükâfatıyla karşı karşıya bulunacaklarını bilirler. Ancak kesin olarak cezaya ve ceza gününe inanmayanlar, herhangi bir sevap beklentisi içinde olmayanlar, Allah'ın vereceği cezadan korkmayanlar hakkında özel bir zorluk ve sıkıntı vardır. Münafıklık, riyakârlık ve benzeri davranışlar sergileyenler için ibadetler ve taat ağır ve zor gelir. Eziyetlere ve taatle ibadetlere karşı sabretmek, dayanma gücü göstermek, kişinin kendi nefsiyle yaptığı bir ci had ve şehevî isteklerini kökünden söküp atmasıdır. Sabır, peygamberlerin ve sâlihlerin ahlâkındandır. Yahya b. Yeman bu hususta şöyle diyor: ”Sabır: Allah'ın seni rızıklandırdığı halin dışında bir durum istememen, Allah'ın, senin dünyan ve âhiretin hakkında takdir ettiği şeye rızâ göstermelidir. Bu da vücuda göre baş durumundadır." Öte taraftan Allah, işlenen amellere ilişkin mükâfatları da niteleyip anlatmış ve bunlar için bir sınır ortaya koymuştur. Nitekim şöyle buyuruyor: ”Kim Allah'ın huzuruna bir iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on katı vardır." (En'am: 160) Allah yolunda sadaka vermenin mükâfatını da bundan daha fazlasıyla vereceğini şu âyetiyle bildiriyor: ”Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz dane olmak üzere, yedi başak bitiren bir tek tohum demesinin durumu gibidir." (Bakara: 261) Sabredenlerin ecrinin hesapsız olacağını bildirirken de, sabır ehlini övmektedir: ”Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız verilecektir." (Zümer: 10) Ayrıca Allah, kendisini bizzat sabırla vasfetmektedir. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Hiçbir kimse kendisiyle ilgili olarak duyduğu eza verici isnad ve iftiraya, Allah'dan daha çok sabırlı değildir. Çünkü kafir ve müşrikler Allah'a çocuk isnat ederler, Allah da buna rağmen onları afiyette kılar ve onlara türlü türlü rızâlar verir." |
﴾ 46 ﴿