67

Mûsa kavmine dedi ki: Bu, İsrail oğullarının atalarının işlediği suçların hatırlatılmasıyla, sonra gelenleri uyarmak içindir. Ey İsrailoğullan, Mûsa'nın atalarınıza söylediği:

'Allah bir sığır kesmenizi emrediyor' sözünü hatırlayın. Burada sığırdan maksat inek, ya da erkek veya dişi herhangi bir sığırdır.

Bu emrin sebebi şudur: İsrailoğullan arasında çok zengin ve yaşlı biri vardı. Amcasının çocukları bunun mirasına göz koydukları için, kendisini öldürdüler ve cesedini götürüp yakın bir kasabanın sınırına bıraktılar. Sonra da, o kasabaya gelip adamın diyetini istemeye kalkıştılar. Suçu, orada bulunan birtakım kimselere yüklediler. Hazret-i Mûsa, suçlananlara cinayeti işleyip işlemediklerini sordu. Onlar da suçu kabul etmediler. Hazret-i Mûsa, işin içinden çıkamadı. Bunun üzerine yüce Allah, Hazret-i Mûsa'dan onlara bir sığır kesmelerini emretmesini istedi. Kesilen bu sığırın herhangi bir organıyla öldürülen cesede vurulacak o da kalkarak kendisini öldüreni haber verecekti.

Dediler ki: Burada âdeta: ”Ne yaptılar, hemen emre yanaştılar mı?" gibi bir soru ortaya çıkıyor. Onlar da buna:

'Bizimle alay mı ediyorsun?' cevabını verdiler. Yani: ”Bizimle eğleniyor musun? Biz senden katili ortaya çıkarmanı istiyoruz, sen ise kalkıp bizden bir sığır kesmemizi istiyorsun. Bu ikisi arasında nasıl bir bağlantı var?" dediler. Bazı âlimler şöyle demektedir: Emre itaat etmemeleri ve sığırı kesmemeleri, onların bilgisizliğinden ileri gelmektedir. Mûsa (aleyhisselâm)

dedi ki: 'Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım'. Çünkü Allah'ın emrinin tebliği karşısında alaya kalkışmak gerçekten bilgisizlik ve aptallıktır. Bu, dinle ilgili bir konuda alay etmenin büyük günahlardan olduğuna işaret eder. Bu bir bilgisizliktir ve böyle bir işe kalkışanda kesinlikle cezalandırılmayı haketmiş olur.

Öte yandan alay etmekle, mizah, yani şaka aynı şey değildir. Hazret-i Ali şöyle der: ”Şaka ve latifede herhangi bir sakınca yoktur. Çünkü insan bununla asık suratlılıktan kurtulur."

Yine rivayete göre Ubeydullah b. Hüseyin'in Kûfe'de kadı bulunduğu bir sırada yanına biri gelir. Ubeydullah onunla şakalaşmak için: ”Senin şu cübben herhalde tiftikten, ya da koç yünündendir" der. Adam da: ”Sayın kadı, sen cahil misin?" diye karşılık verir. Ubeydullah da kendisine: ”Şakanın cehalet olduğunu da nereden çıkardın?" diye cevap verir ve yorumunu yaptığımız bu âyeti okur. Sonra da karşısındaki adamın cahil biri olduğunu anlayarak kendisinden yüz çevirir. Çünkü o, şaka ile alayı birbirinden ayırdedecek durumda değildir.

Daha sonra Hazret-i Mûsa'nın kavmi, bir sığırın kesilmesinin kesin olarak Allah'ın emri olduğunu anlayınca, ileride de geleceği gibi, o sığırın niteliklerini soruşturmaya başladılar. Eğer böyle yapmayıp da hemen herhangi bir sığırı kesmiş olsalardı, bu yetecekti. Fakat onlar işi zora koştular. Allah da işlerini zorlaştırdı. Gerçi bu da bir hikmete bağlıdır. Burada, başka hayvanların değil de, ineğin seçilmesinin sebebi, Yehudilerin sığıra ve buzağıya tapma krondandı. Çünkü sığır sevgisi kablerine iyice yerleşmişti. Nitekim: ”Küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi dolduruldu" (Bakara: 93) âyetiyle Rabbimiz buna işaret buyurmuştur. Daha sonra tevbe ettiler ve Allah'a ibadete ve taata yöneldiler. Allah da, kendilerini sevdikleri bir şeyle deneyerek tevbelerinin gerçekliliğini ortaya çıkarmak, kalblerindeki sığır sevgisini kopararak atıp atmayacaklarını denemek istedi.

67 ﴿