103

Eğer onlar, yani Yehudiler, Kur'an'a ve Peygamber'e

iman edip sihir ve şirkten

korunmuş olsalardı, Allah katındaki sevapları...

Amelin karşılığına ”sevap" adının verilmesi, yapılan iyi amelin karşılığı olmasındandır. Bu, uğruna canlarını ortaya koydukları sihirden

daha hayırlı olurdu. Keşke Allah'ın sevabının daha hayırlı olduğunu

bilmiş olsalardı.

Etkisi kalbe ulaşmayıp yalnızca dilde kalan bilgi, sahibine hiçbir yarar sağlamaz. Bu etkinin ortaya çıkması da sâlih ameller peşinde koşturmakla, Kitap ve Sünnete uymakla kazanılır. Kim sünneti kendisi için uyulacak bir rehber kabul ederse, hikmetle konuşur. Kim de nefsi üzerine heva ve isteklerini egemen kılarsa, bidatlerle konuşur.

Bazı alimler şöyle diyor: ”Kötü adamdaki fazla bilgi, tıpkı Ebû Cehil karpuzunun kökünde bulunan fazla su gibidir. Ondaki su ne kadar artarsa, o oranda acılaşır."

İlmi, dünyalık kazanmak ve onda yükselmek için öğrenen kimse, bir pisliği yakuttan bir kaşıkla alan kimseye benzer. Bir, aracı olarak kul andığı kaşığın değerine, bir de onunla alınmak istenen şeyin adiliğine bak!...

Allah katında değerini öğrenmek istersen, seni düzeltecek şeylere önem ver. Çünkü yapılan ameller bunun göstergesi, davranışlar bunun kerametleri, kerametler de bunun delilidir. İlimler, aslında araçlardan ibarettir. Nitekim şöyle denmiştir: ”Kim, Allah katındaki yerini öğrenip bununla mutlu olmak istiyorsa, kalbinde Allah'a ayırdığı yere baksın. Çünkü kul kalbinde Allah için ne kadar yer ayırırsa, Allah da ona o oranda katında yer verir."

103 ﴿