169O size sadece kötülük emreder yani size vesvese verir. Burada şeytanın emretmek suretiyle insanlara musallat olması hali, kendisine itaat olunan bir âmire, vesveseyi kabullenenler de, itaati kabullenen memurlara benzetilmiştir. Bu bir semboldür. Çünkü vesveseyi kabullenenler, şeytanın tüm isteklerine boyun eğmişlerdir. Bu, onların görüşlerinin değersizliğini ve durumlarının da aşağılık olduğunu gösterir. "Kötülük", insanı sonuçta başarısızlığa, üzüntüye ve felâkete götüren tüm günahlardır. Bunlar ister kalble işlenen, isterse organlara bağlı olarak işlenen kötülükler olsun, sonuçta bir şey değişmez. Çünkü hepsi de sonuç olarak sahibini üzer ve kötü bir duruma sokar. Ve hayasızlığı, günah türlerinin en iğrencini, kötülüklerin en zararlısını ve büyüğünü.. Meselâ zina, bir hayasızlıktır, cimrilik bir hayasızlıktır... Kısacası her kötü fiil ve davranış bir iğrençlik, yani hayasızlıktır. Esasen fuhuş (hayasızlık) her şeyde haddi tecavüz etmektir. Ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi Allah'a iftira etmenizi emreder. Meselâ Allah şunu, ya da bunu haram kılmıştır gibi. Bilmediğiniz hususlarda sizi böylece yanıltır. Çünkü bunu Allah emrediyor, demektedir. İşte şeytanın bu yaptığı fiil, yaptıklarının en çirkini ve iğrencidir. Çünkü Allah hakkında olmayacak şeyleri söylemektedir. Hayasızlık, nasıl ki kötülüklerin en iğrenci ve fenası ise, Allah'a iftira etmek de en büyük günahlardandır. Biz şeytanı göremediğimiz ve sözünü de işitmediğimiz halde, bunları bize nasıl emreder? Onun vesvesesi nasıldır ve kalbe nasıl ulaşır? Bu, insan nefsinin ve tabiatının ona karşı eğilim duyduğu gizli bir sözdür. Bir izaha göre de o insanoğlunun bedenine girer denmiştir. Çünkü şeytan latif bir cisimdir ve böylece nefse kötü fikirleri vesvese yoluyla konuşarak telkin eder. Nitekim Allah şöyle buyuruyor: ”İnsanların kalbine vesvese verir." (Nâs: 5) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şeytanın şerrinden korunmak için şöyle duâ ederdi: ”Allah'ım! Şeytanın vesveselerini benden uzaklaştır." "Âkâmu'l-Mercan" da şu ifadeler yazılıdır: Şeytanın insana vesvese vererek, onu çağırdığı şeyler altı kademede ele alınır: Birinci kademe: Küfür, şirk ve Allah'ın Rasûlüne düşmanlık aşaması. Eğer şeytan, insanoğlunu bu yönden elde eder ve isteklerine kavuşursa, bundan dolayı yorgunluklarını unutur. Çünkü istediğini elde etmiştir. İşte şeytanın kuldan ilk istediği şey budur. İkinci kademe: Bid'at. Bu, şeytana göre fâsıklıktan ve isyandan daha sevimli gelir ve hoşuna gider. Çünkü insan bir günah işlediğinde, tevbe edebilir. Halbuki bidatin tevbesi yoktur. Çünkü bidatçı kimse, yaptığı işin doğruluğuna inanır ve tevbe etmez. Şeytan bundan da âciz kalırsa üçüncü aşamaya başvurur. Üçüncü kademe: Bu, her türden büyük günahlardır. Şeytan bunu da başaramazsa, dördüncü yola başvurur. Dördüncü kademe: Bu defa küçük günahları işletir. Çünkü küçükler birikerek zamanla büyür. Öyle büyük günahlar da var ki, sahibini helake götürür. Nitekim bu hususta Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar: ”Sizi, küçük günahları umursamayan davranışlardan uyarırım. Çünkü bu, bir çöle inen bir topluluğa benzer. Bu topluluktan her biri, küçük bir odun parçası getirip büyük bir ateş yakarlar. Sonra onun üzerinde yemek pişirip doyasıya yerler."m İşte küçük dal parçalarından oluşan büyük bir ateş.. Şeytan bunda da başarılı olamayınca, bir sonraki yolu dener. Beşinci kademe: Şeytan bu defa mubah olan, bir sevap, ya da cezaya neden olmayan işlerle insanın uğraşmasını sağlar. Kaldı ki, en büyük ceza, sevap diye uğraştığı şeylerle boş yere zaman geçirmesidir. Şeytan bunda da başarılı olamazsa, bir sonraki yolu dener. Altıncı kademe: Daha üstün ve faziletli ameller varken, kişiye bunları bıraktırarak daha basit işlerle uğraşmaya teşvik eder. Çünkü böylece faziletin elden çıkmasını temin edecek ve daha üstün amelin sevabını kaçırtacaktır. Kaldı ki Allah, şeytanı iyi ile kötünün, pis ile temizin ayırdedilebilmcsi için yaratmıştır. Allah, peygamberleri de, saidler ve iyi kimselerin onları örnek edinmeleri için yaratmıştır. İblis'in yaratılması da, şakî ve kötü kimselerin onu örnek edinmeleri içindir. Böylece iki kesim arasında bir fark olduğu ortaya çıkmış olur. İblis hep dünya çığırtkanlığı yapar ve ateşe çağırır. Onun yaptığı iş cehennem simsarlığıdır. Sermayesi de dünyalıklardır. Akıllı kimseye düşen görev bir köşeye çekilmesi, helâl ve temiz olanlar dışında, dünyaya ait hiçbir şeye yönelmemesidir. Meşru kazanç yoluyla helâli istemek, peygamberlerin yoludur. Kazancın faydaları çoktur: Eğer ticaret amacıyla çalışır, ziraatçılık yapar, ağaç dikerse, sermayesini artırmış olur. Bundan aynı zamanda, kuşların ve başka varlıkların yemesi halinde, bir de sadaka vardır. Çalışan bir kimse, çalıştığı için tembellikten ve zamanını boşa harcamaktan kurtulacaktır. Çalışan bir kimse, şehevî isteklerine engel olacak ve böylece azıp sapması da azalacaktır. Çalışan kimse, dünya ve âhirette bir yüz karası olan yoksulluktan kurtulacaktır. Çünkü kazanç, fakirlikten kurtarır. Kazancın en üstünü cihaddır. Bunu ticaret izler. Sonra çiftçilik ve daha sonra da zanaat gelir. |
﴾ 169 ﴿