195

Mallarınızı Allah yolunda harcayın da... İnfak, yani Allah yolunda harcama, malı yararlı olan şeyler için sarfetmektir. Allah'ın, dinin güçlenmesi için harcanmasını emrettiği her şey, dinin hakim olması için gereken harcamayla ilgili her türlü emir, bu âyetin kapsamına girer. Kâfirlerle cihad, yakınlarla olan bağları kesmemek, fakir, yoksul ve miskinleri güçlendirmek için yapılan her türlü harcama, ailenin ve çocukların haklarına riayet bu kapsam içinde değerlendirilir. Kısacası bu âyetle kişiyi Allah'a yaklaştıran her türlü harcama anlatılmıştır. Allah, can ile cihadın yanında mal ile cihadı da emretmiştir. Mallarınızı Allah yolunda harcayın, buyurmuştur.

Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın. Burada ellerden amaç, nefisler ve canlardır. Diğer organlar arasından ellerin buna tahsisi ise, işlerin genel olarak doğrudan elle yapılmasındandır. Dolayısıyla burada: Nefsinizi helake götürecek şeyler yapmayın. İsraf ederek, geçiminizi sağlamak için kazandığınız şeyleri çarçur ederek veya cihad ve cihadla ilgili önemli hizmetler için harcama yapmayarak kendinizi tehlikeye atmayın. Çünkü bu, düşmanınızı kuvvetlendirir ve sizin üzerinize musallat kılar. Ebû Eyyûb el-Ensârî tarafından nakledilen rivayet de bunu teyid eder.

Ebû Eyyub el-Ensarî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Allah, dinini güçlendirip, Rasûlünü de zafere erdirince, biz aramızda Ensar olarak şöyle konuşmuştuk. İslâm yayılıp, Allah da peygamberini zafere erdirinceye dek, biz ailemizi ve mallarımızı terkettik. Artık bundan böyle çoluk çocuğumuza, ailemize ve mallarımıza dönsek de, orada kalıp, kayıplarımızı düzeltsek." İşte bizim bu konuşmamız üzerine bu âyet nazil olmuştur: 'Mallarınızı Allah yolunda harcayın da, kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın." Yani sizin helakinize neden olacak şeylere, meselâ aileniz ve mallarınız arasında kalarak, cihadı bırakarak tehlikeye atmayın. İşte bu âyetin inmesinden sonra Ebû Eyyub hiçbir gazadan geri kalmamıştır. Hatta yapmış olduğu son gazve, Muaviye döneminde İstanbul'da olmuş ve orada surların dibinde toprağa verilmiştir. Nitekim hadiste şöyle buyuruluyor: ”Cihad etmeden ve içinden cihad etmeyi geçirmeden ölen bir kimse, bir tür münafık olarak ölmüş olur." m

İyilik yapın. Fakirlere karşı cömert davranın.

Çünkü Allah iyilik yapanları sever. Yani onlara hayır ve iyilik murad eder, onları sever ve onları kendine yaklaştırır. Kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadığı o günde onları Arşı'nın gölgesi altında gölgelendirir.

Anlatıldığına göre, Esedoğullarından bir kafile, Nu'man'ı bulmak için gelmişlerdi. Yolda cömertliğiyle tanınmış olan Hatem Tâî ile karşılaştılar. Ona: ”Kavmimizi geride bıraktık, hepsi de seni övüp dururlar, hep iyiliklerini sayarlar. Sana bir mektup gönderdiler" dediler. O da: ”Nedir o mektup?" diye sordu. Esedoğulları, mektupta Nabiğa'ya ait bir şiir yazmışlardı. Şiiri okuduktan sonra, dediler ki: ”Biz, senden bir şey istemekten utanırız. Aslında bizim bir isteğimiz var." O da: ”Peki isteğiniz nedir?" diye sorunca: ”Bizim bir arkadaşımız yük devesini kaybetti" dediler. Hâtem de: ”İşte şu kısrağım, arkadaşınızı ona bindirin," dedi. Onu aldılar. Bir cariye kısrağın yavrusunu (tayı) elbisesine bağladı. Sonra tay kurtularak annesinin peşinden gitmeye başladı. Cariye de çözülen tayın peşine takıldı. Onu geri getirmek istiyordu. Hâtem de: ”Peşinizden gelenler de sizindir" dedi. Böylece hem kısrağı, hem tayı ve hem cariyeyi alıp götürdüler. İbn Zeydûn el-Vezîr'in risalesinde böyle anlatılmaktadır.

195 ﴿