198Rabbinizin lütfundan rızık aramanızda bir günah yoktur. Hac mevsiminde ticaret yapmanızda ve rızık peşinde koşmanızda bir sakınca yoktur. Bu âyet, hac esnasında ticaret gibi işlerin yapılmayacağını söyleyenler hakkında inmiştir. Ancak burada gerçek olan şu ki, her ne kadar hac esnasında ticaret mubah ise de, ticareti terketmek daha iyidir. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur: ”Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek O'na ibadet etmekle emrolunmuşlardır." (Beyyine: 5) İhlâs, taat ve ibadet niyetiyle yapılan fiillerdir. Arafat'tan sel gibi akıp inerken Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. Güneş battıktan sonra Arafat'tan dönüp sel gibi akarken tel biye, tehlil, tesbih, tahmid, duâ ve zikirlerle Allah'ı Meş'ar-i Haram denilen yerde zikredin. Arafat, vakfeye durulan yerin adıdır. Kelime çoğul gibiyse de, çoğul değildir. Bu, sırf anlamındaki manayı fazlalaştırmak için harfleri arttı rilan kelimelerdendir. Bu ifade Arafat'ta vakfenin vacip olduğunu gösterir. Çünkü ”sel gibi akma" dan bahsedildiğine göre bu, belli bir bekleyişten sonra olacaktır. Çünkü, vacibin kendisiyle tamamlandığı şey de vaciptir. Meş'ar-i Haram, üzerinde İmam'ın durduğu dağın (tepenin) adıdır. Meş'ar: İbadet için belirlenen yerdir. ”Şeâir'de, şiardan alınma olup, alâmetler anlamına gelir. Şiar da alamet ve işaret anlamınadır. Bunun ”haram" vasfıyla nitelendirilmesi, yani ona bir kutsallık izafe edilmesinin sebebiyse, gerçekten kutsal olmasından kaynaklanmaktadır. Şu halde, buradaki yasaklara da dikkat etmek gerekir. Daha önce sapıklardan olduğunuz halde size doğru yolu gösterdiği gibi, O'nu anın. Siz daha önceleri imanın ve Allah'a taatın ne olduğunu bilmezken, size Allah'ı nasıl zikretmeniz gerektiğini gösterip öğreten Allah'ı çok zikredin. Bu zikir, Ondan korkmak ve O'na yakarmak biçiminde olsun. Bu zikir, bir istek ve heybetten kaynaklansın. Yani Allah'ın size gösterdiği gibi, O'nu zikredin, O'nun size gösterdiği yolu ve sınırı geçmeyin. Allah'ı zikretmek emredilince Arafat'tan sel gibi dönüşün de, insanların akın yaptığı yerden olması emrediliyor. Ve ikinci emir de birinci emre ”sonra" anlamındaki ”sümme" kelimesiyle bağlanarak şöyle denildi: |
﴾ 198 ﴿