7

Onun te'vilini Allah'tan ve derin bilgi sahiplerinden başka kimse bilemez. Müteşâbih âyetlerin te'vilini kimse bilemez. Onları, Allahü teâlâ'nın istediği şekilde kimse yorumlayamaz. Ancak Allah ve O'nun, dinde derin bilgi sahibi olan kulları o âyetleri te'vil edebilir.

Bazı ilim adamları da, âyette geçen ”illallah - ancak Allah" veya ”Allah’tan başkası ” ifadesi üzerinde vakıf yaparlar. (Kur'an okurken dururlar.) O zaman âyetin anlamı şöyle olur : ”O'nun te'vilini, Allah'tan başka kimse bilemez.(4) Derin bilgi sahipleri de: 'Biz ona inandık' derler." Böylece müteşâbih âyetler, Allahü teâlâ'nın, bilgi, hikmet ve marifet alanında kalan âyetler olup, onları Allah'tan başkası te'vil edemez. ”Üzerinde ondokuz vardır" (Müddesir: 30) âyetinde belirtilen ”zebânî"lerin sayısında, dünyanın ömründe, kıyametin ne zaman kopacağında, oruçta, beş vakit namazın rekât sayısında Allah'ın kendi hikmet ve marifeti vardır. Onları kullar bilemez.

Birinci görüş daha güzeldir. Çünkü Allahü teâlâ Kur'an'da, kulların faydalanamayacağı hiçbir şey indirmemiştir. Müteşâbih âyetler için, ”anlamlarını Allah'tan başkası bilmez" diyecek olursak, burada tenkitçilere söz hakkı verilmiş olur. ”Bu âyetlerin te'vilini Hazret-i Peygamber de bilmezdi" diyebilir miyiz? Eğer: ”Onun te'vilini Allah'tan başkası bilmez" âyetine rağmen, Hazret-i Peygamber müteşâbihi biliyor idiyse, onun âlim olan ashabı ve sahabenin ileri gelenleri de biliyordu. Eğer Hazret-i Peygamber ve onun ashabı bu âyetleri bilmiyor ve, ”bunların manasını Rabbimiz biliyor" diyor idiyseler, bunların da cahillere bir üstünlüğü olamazdı. Zaten cahiller de bunu söylüyorlardı. Ayrıca, başlangıçtan günümüze kadar, bütün tefsirciler, her âyeti tefsir ve te'vil etmişler, bunlardan hiçbirisi için ”bu müteşâbihtir, manasını Allah'tan başkası bilemez" diyerek, yorumlamaktan geri durmamışlardır. Hatta, hecâ harflerini ve başkalarını da tefsir yollarına gitmişlerdir.

Onlar: 'Biz ona inandık, hepsi Rabbimizdendir,' derler.

Müteşabih âyetlere de inandık, muhkemlere de. İkisi de Rabbimiz tarafından indirilmiştir. Aralarında hiçbir ayrıcalık yoktur.

Aki-ı selîm sahiplerinden başkası düşünüp anlayamaz. Saf ve temiz olan, nevasına uymayan akıl sahipleri ancak anlayabilirler. Burada, ilimde derinleşmiş kişiler, keskin zekâlı ve iyi görüş sahipleri olarak nitelenmiş ve övülmüşlerdir.

7 ﴿