28

Mü'minler, kendileri gibi

mü'minleri bırakıp da inkarcıları dost edinmesin. Bu âyet, mü'minlerin, akrabalık, arkadaşlık, komşuluk ve buna benzer şeyler sebebiyle, inkarcılarla dostluk kurmasını yasaklamıştır. Mü'minlerin sevgileri de, nefretleri de Allah'ın rızâsı dışında olmamalı. Ya da, savaş ve diğer dinî konularda, onlardan yardım istenmesin. Burada, dostluğun, mü'minlerin hakkı olduğuna işaret edilmiştir. Mü'minlerle kurulan dostluk, inkarcılarla kurulan dostluktan daha kapsamlı ve sağlamdır.

Kim böyle yaparsa... Her kim mü'minleri bırakır da, inkarcıları dost edinirse,

Allah'a olan dostluğundan sıyrılmış olur. Bu da akla uygun bir iştir. Çünkü dostu dost edinmekle, düşmanını dost edinmek birbirinin zıddıdır.

Şair şöyle der:

Düşmanımı seviyor sonra da

Benim dostum olduğunu iddia ediyorsun.

Bu durumda, aptallık senden uzak değildir.

Oysa dost, seni seven, düşmanına da huğzedendir.

Meğer ki, onlardan gelecek olan bir tehlikeden sakınmış olasınız.

Burada, bir istisna vardır. Sanki denilmiştir ki: ”İnkarcıları hiçbir halde dost edinmeyin. Ancak onlardan korkmanız halinde dost edinebilirsiniz. Bu da ya kâfirlerin galip gelmesinden korkmakla olur, ya da bir mümin onlar arasında kalmış olur. Bu durumda kalbler tamamen iman etmiş olarak, inkarcılara düşmanlık ve kinle dolmuş bir halde onlara dostluk gösterir olmak caizdir.

Allah size, kendisinden korkmanızı emrediyor. Gidiş de O'nadır.

Allah, O'nun düşmanlarını dost edinmeniz halinde, sizleri korkutuyor. Bu çok şiddetli bir ceza ve tehdittir. Sonuçta bütün yaratılmışlar, Allah'ın huzurunda hesaba çekilecek, işlediğinin karşılığını görecektir.

28 ﴿