41Bunun üzerine Zekeriyya peygamber, Rabbim bana hamileliğin gerçekleşeceğine veya istenilen şeyin tahakkuk edeceğine dair bir nişan ver,' dedi. Allahteâlâ da : 'Senin nişanın, işaret haricinde peşpeşe üç gün insanlarla konuşmamandır. Bununla beraber Rabbini çok anıp, akşam sabah Ö'nu tesbih et,' buyurdu. Zekeriyya peygamber bu çocuk nimetinin şükrünü eda edebilmek için üç gün peşpeşe insanlarla konuşmayacaktı. Meramını sadece işaretle ifade edecekti. Allahü teâlâ 'yı sabah akşam zikir ve tesbih edecekti ki, Zekeriyya'nın lisanı zikir ve tesbihte çok güzeldi. Bu da bir mucize idi. İkinci bir görüşe göre, buradaki zikirden maksat, kalble yapılan zikirdir. Çünkü, Allahü teâlâ 'nın muhabbetine dalanlar, âdet olarak bir süre lisanla zikre devam ederler. Kalb Allah'ı zikretmenin nuruyla dolduktan sonra, diller susarlar ve kalb zikretmeye başlar. Biliniz ki zikirler de birkaç çeşittir. Dille yapılan zikir, kalble yapılan zikre göre daha noksandır. Rivayet edildiğine göre, İsa peygamber (aleyhisselâm) zikirde en yüksek mertebeye ulaştığı zaman, şeytan gelmiş ve şöyle demiş: ”Ey İsa! Allah'ı zikret." Şeytanın, Allah'ı zikretmeyi emretmesi karşısında İsa peygamber hayrete düşmüş. Çünkü şeytanın varlığı, bunun zıddını gerektirirdi. İsa peygamber ”kaybol ey Allah düşmanı" demiş. Daha sonra, İsa peygambere iğva vererek onu, kalbî zikir mertebesinden lisanî zikir mertebesine düşürmek istediği anlaşılmış. Bu mertebe, İsa peygamberin makamına göre, daha alt bir mertebedir. Kuşeyrî şöyle der: ”Kulun, Allah'ı dille zikretmesi, o kulu, kalble zikrin devamına ve zikrin tesirine ulaştırır. Bir kul, Allah'ı kalbi ve diliyle zikrederse, o kul hal ve gidişatında Allah'ı kâmil bir şekilde vasfetmiş demektir." Sehl b. Abdullah der ki: ”Hiçbir gün yoktur ki Allahü teâlâ şöyle nidada bulunmasın:'Ey kulum, bana hiç âdil davranmadın. Seni hatırlıyorum, beni unutuyorsun. Seni kendime çağırıyorum, sen benden başkasına gidiyorsun. Senden belâları uzaklaştırıyorum, sen hatalara dalıyorsun. Ey Adem oğlu! Yarın bana geldiğin zaman ne diyeceksin?"' Hüseyin der ki: ”Üç şeydeki tad ve zevki kaybettiniz. Bunlar, namaz, zikir ve okumadır. Bulabilirseniz ne âlâ, bulamazsanız bilmiş olunuz ki, kapılar kapanmıştır." |
﴾ 41 ﴿