69Kitap ehlinden bir grup istedi ki, İslâm dininden saptırıp, inkârcılığa sevkederek sizi şaşırtsınlar. Burada ”bir grup" tabiri kullanılmıştır. Çünkü, kitap ehli içerisinde Allah'ın âyetlerini okuyan bir ümmet de vardır. Halbuki onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar da, farkında değiller. Daha bilmiyorlar ki, onları saptırmaya çalışmaları, sadece kendilerinin veballerini artıracak, zararları kendilerine dokunacak ve azapları kat kat olacaktır. Allahü teâlâ daha önce kitap ehlinin yolunun haktan yüz çevirmek ve getirilen delilleri kabul etmemek olduğunu belirtince, burada ayrıca onların bununla yetinmediklerini, aksine Hazret-i Peygambere inananları şüpheye düşürmek suretiyle saptırmaya çalıştıklarını beyan etmiştir. İnsanlar amel ve itikat bakımından farklıdırlar. İçlerinde öyleleri vardır ki, onlar korunmuş kaleye benzerler. Bütün insanlar onları sapıtmaya çalışsalar bile, yine de bir şey yapamazlar. Bu rütbe, dinde öyle bir rütbedir ki, oraya ancak peygamberler, veliler ve bazı mü'minler ulaşabilir. Hazret-i Ali (radıyallahü anh) buyurur ki: ”Örtü açılmış olsaydı, yine de yakînim artmazdı." İnsanlar içerisinde öyleleri de vardır ki, bir heva rüzgârı esse, onları istediği gibi savurur. Hadis-i şerifte: ”insanlar, altın ve gümüş madenleri gibidir" buyuru lmuştur.'24' Yani insanlar, söz, ahlâk ve amel madenleridir. Altın ve gümüş madenlerinde farklılıklar olduğu gibi, insanlarda da farklılıklar olur. Çünkii, madenler de derece derecedir. Burada, huyların da derecelerine işaret edilerek, mekârim-i ahlâkın cevherlerine dikkat çekilmiştir. Cevherlerin madenlerden, bazı ölçülerle ve birçok yorgunluk çekildikten sonra çıkarılması gibi, ahlâk cevheri de ancak, nefsi riyazete çektikten sonra çıkarılabilir. Şair ne güzel söyler: Yüksek rütbeler, çalışmayla kazanılır. Yücelmek isteyen, geceleri uykusuz kalmalı. Yücelik istiyor, fakat geceleri uyuyorsun. İnci yakalamak isteyen denize dalmalıdır. |
﴾ 69 ﴿