97

Orada, apaçık deliller Oraya, kötü niyetlerle giden zalimlerin kahrolduklarına ait, açık deliller vardır. Fil ordusunun yenilgiye uğraması gibi.

ve İbrahim'in makamı vardır. İbrahim'in makamı da oradadır. İbrahim peygamberin, Kabe'nin taşlarını koyarken, üzerine bastığı bir kaya vardı. İşte o kayanın üzerinde, Hazret-i İbrahim'in ayaklanılın izi vardır.

Kim oraya yani Harem'e

girerse emniyette olur. Kendisine yapılacak taarruzdan kurtulur. Bu, İbrahim peygamberin duası ile olmuştur. Çünkü İbrahim peygamber: ”Ey Rabb'im, bu beldeyi emniyetli kıl"(Bakara: 126) demişti. Bir kimse, suç işleyerek Kâbe'ye sığınırsa, peşine düşülüp hesaba çekilmezdi. Bu konuda Ebû Hanife şöyle der: ”Hıll'de, kısastan, dinden dönme sebebiyle veya zina suçundan ötürü öldürülmesi gereken bir kimse, Kâbe'ye sığınırsa, ona saldırılmaz. Ona yemek vb. gibi şeyler verilmeyip, dışarıya çıkmasına çalışılır. Bu durum, Hıll'de suç işleyip, sonra Hareme sığınanlar içindir. Bir kimse, Harem'de, haddi gerektiren bir suç işlerse, orada cezası uygulanır. Orada hırsızlık yapanın gerekli organı kesilir, adam öldüren de öldürülür."

Bakara sûresinin 191. âyetinde şöyle buyurulur: ”...Onlar, Mescid-i Haram'ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer orada sizinle savaşırlarsa, siz de onları öldürün..." Bu âyet, Mescid-i Haram'ın yanında onlarla savaşanları öldürmeye izin vermektedir.

Oraya yol bulabilene, o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Hac göreviyle mükellef olanlar, müminlerdir. Mü'min olmayanlar, dini vecibelerden sorumlu değillerdir. Allah'ın bu konudaki hükmü böyledir.

Hac: Özel bir ziyaret anlamında olup, Allahü teâlâ 'nın, kullarına farz kıldığı bir hakkıdır.

Bu görev, oraya gidebilme imkânı olanlar, organları sağlam olanlar ve ulaşım için gerekli olan vasıta ve yiyeceğe sahip olanlar içindir.

Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah, âlemlere muhtaç değildir. Buradaki ”kim inkâr ederse" ifadesini, ”kim hacca gitmezse" yerinde anlamak gerekir. Haccın farziyetini tekid ve hacca gitmeyeni şiddetle sakındırmak için bu şekilde ifade edilmiştir. Yani, kimin hali vakti yerinde olur da hacca gitmezse, inkâr edene yaklaşmış ve ancak inkarcının yapabileceği bir işi yapmış demektir. Allahü teâlâ 'nın, âlemlerin kendisine ibadet etmelerine ihtiyacı yoktur.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: ”Her kim, kendisini belli bir zaruret veya fena bir hastalık, ya da zalim bir idareci engel olmadığı halde hacca gitmezse, dilerse yahudi, dilerse hristiyan olarak ölsün.")33)Burada, yahudi ve hristiyanların zikredilmesinin sebebi, onların, haccı ve Kabe'yi faziletli olarak görmeyişlerindendir. Bil ki, bu mukaddes yerlere ancak oralara aşık olanlar çok gidip gelmek isterler.

Ali b. Muvaffak'tan rivâyet edilir: O, 60 defa hac yapmıştı. Diyordu ki: ”Bundan sonra Haceru'l-Esved'e vardığımda, kendi hakkımda ve bu mekâna gidip gelişim konusunda şöyle düşündüm. Bilemiyorum, bu haccım kabul edildi mi, yoksa edilmedi mi? Uykuya daldım ve şöyle bir ses duydum: 'Ey Muvaffak'ın oğlu, sevdiğinden başkasını evine çağırır mısın?' Uyandım. Çok sevinmiştim. Bundan, Allah'ın ziyafetine davet edilmeyenin o ziyafetten hak sahibi olamayacağına işaret edildiğini anladım." Burada hac için hazırlık yapmaya çalışmayan, aksine fesat ve bozgunculuk yapan kimsenin halini kınama vardır. Allahü teâlâ 'nın hikmeti, her yıl insanların, İbrahim peygamberin çağrısına uymak için bu hoş yerleri özlemelerini gerektirmiştir. Çünkü İbrahim peygamber: ”...insanların kalplerini onlara meylettir." (İbrahim:37) diye duâda bulunmuştur.

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştur: ”Amellerin en faziletlisi, Allah'a ve Rasûlüne inanmaktır. Sonra cihad, sonra da kabul olmuş hacdır."

Denmiştir ki: Günahların bağışlanması hac iledir. Cennete girmek de, kabul edilmiş (mebrûr) bir hacla olur. Mebrûr hac ise, şu iki şey ile olur:

1) Hacda, iyi ameller yapmak. İyi amel demek, insanlara iyilik yapmak, ihsanda bulunmak, yemek yedirmek ve selâm vermek demektir.

2) Haccın tamam olması için, orada günah işlemek, kötü söz söylemek ve isyan etmek., gibi fiillerden kaçınmak.

Ebû Ca'fer el-Bâkir demiştir ki: ”Beytullah'ı ziyaret etmek isteyen şu üç şeyi yapmadıkça ona önem verilmez:

a) Kendisini günahtan koruyacak verâ (Allah korkusu),

b) Gazabını yenecek hilm (yumuşak huy),

c) Kendisiyle arkadaş olan Müslümanlara güzel muamelede bulunmak.

Her yolculuğa çıkması gerekende bu üç özelliğin bulunması şarttır. Özellikle de hacca gidenlerde... Bunları tamamlayan, haccını tamamlamış olur. Hac yoluna çıkanın, insanlara güzel ahlâkla muamelede bulunması gerekir."

Büyüklerden biri demiştir ki: ”Kabul olan haccın işareti, hacının hacdan dünyayı istemeyip, ahireti isteyerek dönmesidir."

97 ﴿