134Onlar, yani takva sahibi olanlar, bollukta ve darlıkta, zenginlikte ve fakirlikte, dar zamanda ve geniş zamanda, Allah rızâsı için harcarlar. Az veya çok, güçlerinin yettiğini vermekten bir an bile geri kalmazlar. Öfkelerini yenerler, güçleri olmasına rağmen öfkelenmezler ve müstehak oldukları cezaları uygulamayarak insanları bağışlarlar. Allah, iyilikte bulunanları sever. ”İyilikte bulunanlar"dan kasıt, hayır ve fazilete sahip olan insanlardır. Biliniz ki, ”başkalarına iyilikte bulunmak" ve ”bollukta ve darlıkta infak" tabirleri içerisinde, ”ilim infakı" da vardır. Çünkü, ilmi yayan kimse, cahillere öğretmekle ve sapıkları kurtarmakla meşgul olur. Malların, hayır ve ibadet için harcanması da böyledir. Hadis-i şerifte: ”Cömert insan; Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır. Fakat, cehenneme uzaktır" buyurulmuştur. Öfkeyi yenme konusunda da Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: ”Kim infazına (gereğini yapmaya) gücü yettiği halde öfkesini yenerse, Allah onun kalbine, güven ve iman doldurur. ”(2) Fudayl b. İyad da şöyle der: ” İyiliğe karşı iyilik, mükâfattır. İyiliğe karşı kötülük, cezalandırmadır. Kötülüğe karşı iyilik, cömertlik ve ikramdır. İyiliğe karşı kötülük ise, alçaklık ve kötülüktür." Anlatıldığına göre, Hasan b. Ali (radıyallahü anh), misafirleriyle sofradayken, hizmetçisi gelip yanında durmuş. Derken, elindeki çanak devrilmiş ve içerisinde ne varsa Hasan b. Ali'nin başına düşmüş. Bunun üzerine hizmetçi: ” ..Öfkesini yenenler ve insanları bağışlayanlar.." âyetini okumuş. Bunun üzerine Hasan b. Ali ”Seni afettim" demiş. Hizmetçi âyetin geri kalan: ”...Allah, iyilikte bulunanları sever" kısmını okumuş. Bunun üzerine Hazret-i Hasan: ”Allah rızâsı için sen hürsün" demiştir. |
﴾ 134 ﴿